Browsing by All Authors "Alabay, B. Metin"
Now showing 1 - 5 of 5
Results Per Page
Sort Options
Item Belediye arıtılmış atıksu ve biyokatılarında bulunan mikroorganizmalar üzerine gama radyasyonunun etkisi(Türkiye Atom Enerjisi Kurumu, 2009) Emre, Zişan; Altay, Gülay; Alabay, B. Metin; Canpolat, Seyit; Vatansever, Yusuf; Mert, Hülya; Altay Çapın, Gülay; TAEK-SANAEMDünya nüfusundaki artış, atıkların azaltılması politikası ve tarımsal gereksinimler evsel nitelikli atıksuların arıtılarak tekrar kullanımını istenen bir uygulama haline getirmiştir. Arıtılmış atıksuların tarım arazilerinin sulanmasında ve biyokatıların gübre olarak kullanımında ortaya çıkabilecek çevre ve halk sağlığına ilişkin risk faktörleri dikkate alınmalıdır. Atıksu ve biyokatılarda bulunan patojenler arıtım basamakları sonrasında canlılıklarını koruyabilmektedirler. Arıtılmış atıksu ile sulanan veya biyokatı ile gübrelenen topraklarda yetişen sebze ve tahıl ürünlerinin tüketimi taşıdıkları patojenlerden kaynaklanan enfeksiyonların görülme riskini artırmaktadır. Bu nedenle evsel nitelikli atıksuların kullanıma verilmeden önce usule uygun bir şekilde arıtılması gerekmektedir. Ankara Merkezi Atıksu Arıtma Tesisi'nden alınan örneklerle, bir yıl sürdürülerek, rapor haline getirilen bu çalışmada aşağıda belirtilen patojenlerin yoğunlukları araştırılmıştır. Gama radyasyonun bulunan patojen mikroorganizmalar üzerindeki etkisi incelenerek inaktivasyon dozları belirlenmiştir. Parazitolojik inceleme: Arıtılmış Atıksu ve Biyokatı : ■ Cryptosporidium sp., ■ Giardia lamblia ■ Entamoeba histolytica, ■ Cyclospora cayetanensis, ■ Helmint yumurtaları. Bakteriyolojik inceleme: Arıtılmış Atıksu : ■ Total koliform, ■ Salmonella sp., ■ Fekal streptokok, ■ Enterococcus sp. Biyokatı : ■ Fekal koliform, ■ Salmonella sp.Item Cryptosporidium spp. ookistlerinin gama ışınlama ile inaktivasyonu(Türkiye Atom Enerjisi Kurumu, 2017) Emre, Zişan; Alabay, B. Metin; Yazıcı, Nizamettin; Vatansever, Yusuf; Düzgün, Ali; Söğüt, Ali; Altay Çapın, Gülay; Çerçi, Harun; TAEK-SANAEMCryptosporidium türleri, sularla bulaştığı bilinen ve özellikle bağışıklık sistemi baskılanmış bireylerde şiddetli ishal oluşturan gastrointestinal, hücre içi protozoon parazitlerdir. Bu organizmanın zor çevre koşullarına ve çeşitli dezenfektanlara karşı dirençli olduğu, gama ışınlarına karşı yüksek direnç gösterdiği bilinmektedir. Bu parazitin çevre örmeklerinde inaktivasyonunu sağlayan değerlerin bilinmesi halk sağlığı açısından büyük önem taşımaktadır. Bu çalışmada gama ışınlamanın Cryptosporidium ookistlerinin canlılığı ve enfektivitesi üzerindeki etkisini belirlemek üzere başlıca iki yöntem kullanılmıştır: - Ookistlerin canlılığını belirlemek amacıyla kullanılan vital boyalar : 4’,6-diamidino-2-phenylindole (DAPI), propidium iodide (PI) ve SYTO-59. - Ookistlerin açılım yeteneğini belirlemek amacıyla uygulanan in vitro ekskistasyon yöntemi. Araştırmada kullanılan ookistler doğal yolla enfekte olmuş dana dışkılarından elde edildi. Ookistlerin konsantrasyon ve saflandırma işlemleri için şeker flotasyon ve sezyum klorür tabakalandırma yöntemleri kullanıldı. Su örnekleri suya 106 oocysts/ml ookist ekilerek hazırlandı. Örnekler 60Co kaynağında 1, 5, 10, 15 and 20 kGy dozlarda ışınlandılar. Işınlanan örnekler 4°C’de 10 gün bekletildikten sonra ışınlama sonrası zamana bağlı etkiler açısından tekrar incelendiler. Vital boyalarla yapılan testler 15 kGy dozda ışınlanan örneklerde ookistlerin canlı olmadığını gösterdi. Çalışma ekskistasyon ve canlılık oranlarının gama ışınlanma dozu ile ters orantılı olduğunu gösterdi. Işınlanmamış kontrol örneklerde açılım oranı %90 civarında, canlılık oranı DAPI/PI ile %84.03, SYTO-59 ile %90.48 olarak saptandı. 15 kGy dozda açılım gösteren ookistlerin 10 gün sonra bu yeteneklerini kaybettikleri gözlendi. Bu durum gama ışınlamaya tabi tutulan ookistlerin açılabildiklerini fakat Pl ve SYTO- 59 boyalara karşı geçirgenlik kazandıkları için enfektif olamayacaklarını ortaya koydu. Aynı testler Ankara Merkezi Atıksu Arıtma Tesisi’nden alınan arıtılmış su örneklerinde de tekrarlandı. 10 kGy dozda boş ve/veya yarı açılmış ookistlere ve serbest sporozoitlere rastlanmadı. Işınlanmamış örneklerde ekskistasyon oranı %92 olurken 10 kGy dozda açılım görülmedi. Kontrol örneklerinde canlılık yüksek bulundu ( DAPI/PI ile %72.8, SYTO-59 ile %85.2). Canlılığın 5 kGy dozda azaldığı ve 10 kGy dozda ookistlerin tamamen öldükleri görüldü (Pl ve SYTO-59 pozitif). Sonuç olarak, 15 kGy dozda İyonlaştırıcı radyasyonun Cryptosporidium ookistlerinin açılım yeteneğini engellediği ve canlı sporozoit taşıma oranını azalttığı belirlenmiştir. Su ve çevre örneklerinin dezenfeksiyonu amacıyla uygulanan yöntemlerin ookistler üzerindeki etkisinin belirlenmesinde vital boya ve in vitro ekskistasyon testlerinin güvenle kullanılabileceği görülmüştürItem Gama ışınlamanın theileria annulata kültivasyonu üzerine etkileri(Türkiye Atom Enerjisi Kurumu, 2017) Emre, Zişan; Düzgün, Ali; Vatansever, Yusuf; Söğüt, Ali; Altay Çapın, Gülay; Alabay, B. Metin; Çerçi, Harun; TAEK-SANAEMTropikal theileriosis’in de içinde bulunduğu kene-kaynaklı hastalıklar hayvan yetiştiriciliğinde sorun teşkil etmekte ve önemli ekonomik etki yaratmaktadır. Theileria annulata’mn neden olduğu tropikal theileriosis önemli bir sağlık ve işletme sorunu olarak sadece Türkiye’de değil Kuzey Afrika, Güney Avrupa ve Asya’da da büyük önem taşımaktadır. Theileriosis’den kaynaklanan kayıpların kontrolünde halen üç yöntem kullanılmaktadır: Kenelerin kimyasal ilaçlarla kontrolü, hastalanan hayvanların ilaçlarla tedavisi ve aşılama. Akarisidlere direnç kazanan keneler nedeniyle kimyasal ilaç kullanımı kısıtlı kalmakta, ayrıca süt, et ve çevrede bıraktıkları kalıntılar nedeniyle halk sağlığını tehdit etmektedir. İlaçlarla tedavi etkili görünmekle birlikte birçok olumsuzluğu da birlikte getirmektedir. Kemoterapötikler hayvanlarda ilk enfeksiyona engel olsa bile ikinci bir enfeksiyona karşı koruyuculuk sağlamamaktadır. Bu durum sık ilaç kullanımını gerektirmektedir. İlaçların sık kullanılması kenelerde ilaca karşı genetik direnç geliştirmekte ve ilacın etkisiz olmasına yol açmaktadır. Tropikal theileriosis’e karşı geliştirilen zayıflatılmış hücre-kültürü aşısı tüm sığır ırklarında güvenle kullanılmaktadır. Yine de keneler tarafından bulaştırılan etkenlere karşı kanda piroplasmlar görülebilmekte, immunizasyon ile hastalığın eradikasyonu mümkün olamamaktadır. Sadece lenfositlerdeki şizontların zayıflatılması yoluyla hastalığın virulansının geri dönmesi engellenebilmektedir. T.annulata şizontlarının kültür yoluyla zayıflatılması uzun süren pasajları gerektirmektedir. Son yıllarda yeni moleküler biyolojik yöntemler ve bağışıklık sistemi hücrelerinin kullanılmasıyla bazı viral ve bakteriyel aşıların geliştirilmesi mümkün olmuştur. Paraziter aşılarda rekombinant teknikler çok etkili olmamış, geliştirilen aşılar ya zayıf kalmış ya da bağışıklık sağlayamamıştır. Alternatif teknik olarak gama ışınlama ile zayıflatılan organizmaların metabolik olarak aktif kalsalar bile enfeksiyon yaratmadıkları, ayrıca konakçıya verildiklerinde hücresel ve bağışıklık mekanizmalarının aktif hale gelebildiği ortaya konmuştur. Bu çalışmada şizontların tam olarak zayıflatılması için gerekli ışınlama dozunun saptanması amacıyla çeşitli denemeler yapılmış, ışınlanmış şizontların metabolik aktivitesi incelenmiş, ışınlanan aşı deney hayvanlarında test edilmiştir. Şizont evresinin zayıflatılması amacıyla sığır lenfositleri 60Co kaynağında 0, 50,100,150,200,250 ve 300 Gy dozlarda ışınlanm ıştır. Denemeler sonucunda parazitlerin metabolik aktivitesi üzerinde en etkili dozun 150 Gy olduğu belirlenmiştir. 150 ve 200 Gy dozda ışınlanan aşılar hayvanlar üzerinde denenmiş, 150 Gy dozda ışınlanan aşı ile immunize edilen hayvanların aynı kene suşu ile yapılan sınama testine direnç gösterdikleri görülmüştür. Bir yıl sonra 150 Gy dozdaki aşı ile aynı hayvanlara ikinci aşılama yapılmıştır. Aşılamayı izleyerek gerçekleştirilen kene uygulaması kanda etkenin bulunmadığını göstermiştir. Kenelerin enfeksiyon almadıkları ayrıca PCR testiyle de belirlenmiştir. Sonuç olarak, gama ışınlama ile zayıflatılmış T. annulata şizontlarının laboratuvar koşullarında sığırlarda bağışıklık oluşturduğu saptanmıştır. T. annulata hücre kültürü aşısının geliştirilmesi amacıyla şizontların zayıflatılmasında gama ışınlamanın yararlı olduğu kanıtlanmıştır.Item Inactivation of microorganisms in treated municipal wastewater and biosolids by gamma irradiation(National Academy of Science of Kyrgyzstan, Turkish Atomic Energy Authority, 2008) Emre, Zişan; Altay, Gülay; Alabay, B. Metin; Canpolat, Seyit; Vatansever, Yusuf; Mert, Hülya; 0000-0002-4173-2051; TAEK-SANAEMItem Kırım Kongo Kanamalı Ateşi'nin naklinde rol oynayan Hyalomma türlerinin steril böcek tekniği (SIT) kullanılarak kontrolü(Türkiye Atom Enerjisi Kurumu, 2012) Düzgün, Ali; Karaer, Zafer; Emre, Zişan; Vatansever, Yusuf; Kar, Sırrı; Güven, Esin; Saban, Erdal; Söğüt, Ali; Çerçi, Harun; Alabay, B. Metin; Tosun, idris; TAEK-SANAEMBu rapor Kırım Kongo Kanamalı Ateşi’nin vektörü olarak bilinen Hyalomma türü keneler üzerinde gama ışınlamanın etkisini inceleyen bir dizi denemeyi kapsamaktadır. Bu çalışma aynı zamanda steril böcek tekniğinin kene kontrolü için uygunluğunu araştırmayı amaçlamaktadır. İlk olarak, aç, erkek Hyalomma anatolicum anatolicum kene grupları 5, 10, 15, 20 ve 50 Gy dozda ışınlandılar. 10 Gy dozun altında ışınlanan kenelerde hiçbir değişim görülmedi. 10 Gy ve üstü dozlarda ışınlanan erkek kenelerle çiftleşen dişilerin düşme ağırlıklarının azaldığı ve yumurtalarının canlılık oranının düştüğü belirlendi. 10 ve 15 Gy dozda gama ışını alan erkek kenelerin çiftleşme için normal kenelerle rekabet edebildiği anlaşıldı. 50 Gy dozda ışınlanan erkek kenelerin steril oldukları ve rekabetin azaldığı görüldü. Bu çalışmaları izleyen, Hyalomma marginatum marginatum ve Hyalomma anatolicum excavatum üzerinde yapılan çalışmalarda 10 ve 15 Gy gama ışınlama dozları kullanıldı. Bu dozlarda ışınlanan erkek kenelerle çiftleşen dişilerin beslenme ve üremeye ilişkin parametreleri incelendi. 15 Gy dozda ışınlanan gruplarda yumurta üretiminin ve larva veriminin önemli oranda düştüğü görüldü. Elde edilen sonuçlar steril böcek tekniğinin kenelerin kontrolü amacıyla kullanılabileceğini göstermektedir. Yine de, bu tekniğin sahaya uygulanmasından önce, gama ışınlamanın keneler üzerindeki etkisinin izleyen nesillere aktarımı konusunda çalışmalar yapılması yararlı olacaktır.