Uzmanlık Tezleri
Permanent URI for this collection
Browse
Browsing Uzmanlık Tezleri by All Authors "Bölme, Anıl Bekir"
Now showing 1 - 2 of 2
Results Per Page
Sort Options
Item Nükleer enerji alanında üçüncü şahıslara karşı hukuki sorumluluğa ilişkin Paris Sözleşmesi ve Paris Sözleşmesi’ni değiştiren 2004 Protokolü’nün Türk hukukuna uygulanması(Türkiye Atom Enerjisi Kurumu, 2017-11) İnal, Arda; Bölme, Anıl Bekir; TAEK-NGDNükleer enerjinin, elektrik üretimi başta olmak üzere tıp, endüstri, tarım, ulaştırma ve diğer pek çok alanda faydalar sağlamakla birlikte, taşıdığı karakteristik risklerle insan toplum ve çevre ve hatta gelecek nesiller üzerinde uzun zamanlı ve sınıraşan bir etki potansiyeline sahip olması, bu alanda ayrı, özel ve uluslararası bir hukuki sorumluluk rejimine ihtiyaç duyulmasına neden olmuştur. Dünya üzerinde nükleer enerji alanında üçüncü kişilere karşı hukuki sorumluluğa ilişkin belirli birtakım prensipler etrafında birleşen farklı uluslararası sözleşme rejimleri bulunmaktadır. Bu rejimler Nükleer Enerji Alanında Üçüncü Şahıslara Karşı Hukuki Sorumluluğa İlişkin Sözleşme (Paris Sözleşmesi), Nükleer Zarara İlişkin Hukuki Sorumluluğa Dair Viyana Sözleşmesi ve Nükleer Zararların Tazminine İlişkin Ek Sözleşme (The Convention on Supplementary Compensation for Nuclear Damage-CSC) rejimleridir. Türkiye, bu nükleer sorumluluk rejimleri içerisinde Paris Sözleşmesi’ne taraftır. Diğer uluslararası düzenlemeler gibi Paris Sözleşmesi de taraf devletleri millî hukukunda gerekli gördükleri tamamlayıcı düzenlemeleri yapmakta serbest bırakmakla birlikte nükleer sorumluluğa ilişkin kuralların birleştirilmesi amacı çerçevesinde taraf devletlerin iç hukuklarına kaim maddi hukuk hükümleri ihdas etmiştir. Bu hükümlerden bazıları iç hukukta düzenleme yapılmasını gerektirmekte ise de ülkemizin henüz buna yönelik bir düzenleyici kanunu bulunmamaktadır. Nükleer sorumluluk hukuku olarak adlandırılan hukuki rejimin ve Paris Sözleşmesi’nin ilkeleri ile hükümlerinin iç hukuktaki yansımalarının irdelenmesi, Türkiye’de nükleer enerji alanında yasal ve hukuki altyapının oluşturulmasında önemli katkılar sağlayacaktır. Ayrıca, yakın gelecekte dünyada yürürlüğe girmesi beklenen Paris Sözleşmesi’ni Değiştiren 2004 iv Protokolü’nün de irdelenmesi ve Türk hukukunda yaratacağı etkinin değerlendirilerek uygulamada karşılaşılabilecek sorunların ve olası çözüm önerilerinin tespiti oldukça büyük bir önem arz etmektedir. Bu alanda yapılacak çalışmaların gelecekte gerek nükleer sorumluluğa ilişkin mevzuatın hazırlayıcılarına gerekse uygulayıcısı olan mahkemelere ışık tutması ve ülkemizde nükleer enerjiye dair hukuki çerçevenin oluşturulmasına katkı sağlaması hedeflenmektedir.Item Nükleer mevzuatımızın Euratom antlaşmasıyla ve AB nükleer güvenlik ve radyoaktif atık direktifleri ile uyumunun incelenmesi ve farkların tespit edilmesi(Türkiye Atom Enerjisi Kurumu, 2017-11) Duyğu, Hüseyin Selçuk; Bölme, Anıl Bekir; TAEK-NGDBu çalışmanın konusu, nükleer alandaki ulusal mevzuatın, Euratom Antlaşması ve AB’nin nükleer güvenlik, nükleer güvence ve radyoaktif atık konularındaki bağlayıcı düzenlemeleri ile uyumunun değerlendirilmesidir. Bu çalışmanın amacı, Türkiye’nin AB üyesi olması durumunda nükleer güvenlik ve güvence alanlarında AB’nin getirdiği yükümlülüklerin tespit edilmesi ve ilgili ulusal mevzuat ile karşılaştırılmasıdır. Böylece nükleer güvenlik ve güvence mevzuatında yapılacak değişiklikler için AB’nin ilgili mevzuatının da diğer uluslararası standart ve düzenlemeler ile birlikte kriter olması hedeflenmektedir. Çalışma kapsamında ilk olarak nükleer alanda AB’nin temel kaynağı olan Euratom Antlaşması hükümleri genel olarak ele alınmıştır. Buna ek olarak konu ile ilgili AB düzenlemeleri; Nükleer Güvenlik Direktifi, Kullanılmış Yakıt ve Radyoaktif Atık Direktifi, Üye Devletlerarasında Radyoaktif Maddelerin Sevkiyatına İlişkin Tüzük, Kullanılmış Yakıt ve Radyoaktif Atıkların Sevkiyatının Denetimi ve Kontrolüne ilişkin Direktif, Euratom Nükleer Güvencenin Uygulanmasına İlişkin Tüzük ve Radyolojik Acil Durumlarda Erken Bilgi Değişimine İlişkin Karar incelenmiştir. Yapılan bu karşılaştırmalı hukuk çalışması neticesinde görülmüştür ki; Uluslararası Atom Enerji Ajansı ile iş birliği ve taraf olduğumuz uluslararası düzenlemelerden doğan sorumlulukların yerine getirilmesi, nükleer enerjiye yeni giren bir ülke olmamıza rağmen bu alandaki mevzuat boşluklarının aynı durumdaki diğer ülkelere göre daha az olmasını sağlamıştır. Ancak nükleer güç santrali projelerinin hızlandığı bu dönemde Fukuşima'daki nükleer santral kazasından sonra geliştirilen AB Nükleer Güvenlik Direktifi’nin güvenlik gereklerinin tam olarak ulusallaştırılmasının, projelerin sıhhati ve nükleer güvenliğin daha sağlam temeller üzerine oturmasına katkı sağlayacağı düşünülmektedir.