Browsing by Metarial Type "specialistThesis"
Now showing 1 - 20 of 34
Results Per Page
Sort Options
Item 68Ge/68Ga jeneratöründe kullanılan çeşitli kolon dolgu malzemelerinin sentezi, karakterizasyonu ve uygulaması(Türkiye Enerji, Nükleer ve Maden Araştırma Kurumu, 2022-08) Elif, Ekebaş Çavdar; Oktar, Okan; TENMAK-Nükleer Enerji Araştırma Enstitüsü-AnkaraBu uzmanlık tezi kapsamında, 68Ge/68Ga jeneratöründe kullanılacak kolon dolgu malzemelerinin sentezi, karakterizasyonu ve pilot 68Ge/68Ga radyonüklid jeneratöründe kullanılması araştırılmıştır. Radyonüklid jeneratör, bir anne/kız radyonüklid çiftinin denge karışımını barındıran ve ana radyonüklidin bozunmasıyla oluşan kız radyonüklidi elde etmek üzere tasarlanmış bir sistemdir. Anne/kız arasındaki radyoaktif bozunma/büyüme sürecinde, kız radyonüklid belirli zaman aralıklarında radyonüklid karışımından uygun radyokimyasal ayırma işlemleri ile saf olarak elde edilebilir. 68Ge/68Ga jeneratör sistemi, Pozitron Emisyon Tomografisi (PET) uygulamalarında kullanıma hazır 68Ga elde etmek için ideal bir kaynaktır ve siklotron bulunmayan merkezlerde PET görüntülemeye olanak tanır. Ticari jeneratörlerde anne ve kız radyonüklidin radyokimyasal olarak ayrılması genellikle, içerisinde inorganik metal oksitlerin bulunduğu kolonlarda yapılır. Bu çalışmada ticari olarak temin edilen titanyum dioksit (TiO2), kalay dioksit (SnO2), zeolit ve laboratuvarda sentezlenen SnO2, 68Ge/68Ga jeneratörlerinde kolon dolgu malzemesi olarak kullanılmıştır. Adsorban olarak seçilen metal oksitlerin adsorpsiyon davranışları incelenmiştir. 68Ge ve 68Ga başta olmak üzere tüm element analizleri ise İndüktif Eşleşmiş Plazma Kütle Spektrometresi (ICP-MS) kullanılarak yapılmıştır. En uygun özelliklere sahip olan iki metal oksit (Kw_SnO2_900 ve ZSM-5) ile doldurulmuş kolonlar, bir pilot 68Ge/68Ga jeneratöründe kullanılarak test edilmiştir. Pilot kolon çalışmalarında 68Ge atılımı ve 68Ga verimliliği, Gama Spektroskopisi analizleri ile değerlendirilmiştir. Yapılan deneyler sonucunda, Kw_SnO2_900 içeren kolonun 68Ga elüsyon verimi yaklaşık %60 olarak bulunmuştur. Tüm metal oksitlere ve kolon malzemesine yapısal karakterizasyon analizleri yapılmıştır. Fourier Dönüşümlü Kızılötesi Spektroskopisi (FTIR) ve Raman Spektroskopisi ile moleküler yapısı, X-ışını Difraktrometresi (XRD) ile kristal yapısı ve Brunauer-Emmett-Teller (BET) analizi ile yüzey alanı, gözenek boyutu ve gözenek boyut dağılımı hakkında bilgi edinilmiştir. Tez kapsamında kullanılan metal oksitler ve kolon malzemesi jeneratörün raf ömrü boyunca radyasyona maruz kalacağından radyasyon kararlılıkları araştırılmıştır.Item Acil durum planlama konusunda nükleer santrallerin lisanslanması sürecinde kullanılabilecek kabul kriterlerinin geliştirilmesi(Türkiye Atom Enerjisi Kurumu, 2017-11) Yeşil, Sertan; Gökeri, Gürdal; 0000-0003-2284-1559; TAEK-NGDTez çalışmasında, nükleer santrallerin lisanslama aşamasında oluşturulacak olan, acil duruma hazırlığa ve müdahaleye ilişkin ayrıntıların yer aldığı, saha içi ve saha dışı acil durum planlarının gözden geçirme değerlendirme çalışmalarında kullanılabilecek kabul (değerlendirme) kriterleri geliştirilmiştir. Saha içi planının saha dışı planı ile uyumunun kontrolüne yönelik konular da değerlendirme kriterleri kapsamında ele alınmıştır. Bu amaçla, Ulusal Radyasyon Acil Durum Planı başta olmak üzere ulusal mevzuat ve düzenleyici dokümanlar, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansının konuya ilişkin yaklaşımı ve dokümanları, Amerika Birleşik Devletleri, Finlandiya, Rusya Federasyonu ve Japonya gibi örnek ülkelerin nükleer acil durumların planlanması ve müdahale süreci ile ilgili düzenleyici ve teknik dokümanları ayrıntılı bir şekilde incelenmiştir. Bu incelemeler sonucunda acil durum hazırlık ve planlaması kapsamında acil durum müdahale organizasyonu, tehlike değerlendirmesi sonucunda belirlenen acil durum hazırlık kategorileri, acil durumun sınıflandırılması ve acil durum eylem seviyeleri, acil durum sırasında kullanılacak iletişim yöntemleri, acil durum sırasında uygulanacak koruyucu eylemler ile diğer müdahale faaliyetleri ve bunların uygulanması için alınacak kararlar sırasında kullanılacak müdahale eylem düzeyleri ve acil durum sırasında gerçekleştirilecek olan radyolojik izleme çalışmaları gibi konular başta olmak üzere çeşitli konularla ilgili teknik bilgiler derlenmiş, kısa ve öz fakat geniş kapsamlı değerlendirme kriterleri oluşturulmuş ve bu kriterlerin ele aldığı konularla ilgili ayrıntılı bilgiler de tez kapsamında sunulmuştur.Item Dünyada ve Türkiye’de meydana gelen radyasyon kazalarının incelenmesi, tasnif edilmesi, nedenlerinin, etkilerinin ve sonuçlarının incelenmesi, radyolojik acil durum yönetimine yönelik olarak ulusal seviyede yapılacak planlama ve gerçekleştirilecek müdahaleye ilişkin öneriler geliştirilmesi(Türkiye Atom Enerjisi Kurumu, 2019-01) Karakurt, Hatem; Özgür, Sinan; TAEK-RSGDBu tezde dünyada ve Türkiye’de meydana gelen radyasyon kazalarının detaylı şekilde incelenmesiyle bu kazalara yol açan temel nedenlerin tespit edilmesi, kazalardan öğrenilen derslerin anlaşılması, uluslararası standartlara ve seçilen örnek ülkelere göre ülkemizdeki radyolojik acil durum yönetim yapısının değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Tez kapsamında öncelikle radyasyonun ve risklerinin anlaşılması için bilinmesi gereken temel kavramlar verilmiştir. Tıbbi, endüstriyel, araştırma gibi amaçlarla faaliyet gösteren radyasyon tesis ve uygulamalarındaki birçok kaza hakkında kapsamlı bilgiler elde edilmiştir. Bunların nedenleri, etki ve sonuçları incelenmiş, sınıflandırılmaları yapılmıştır. Kazalardan öğrenilen dersler detaylı şekilde ele alınmıştır. Ülkemizdeki radyolojik acil durum yönetimine ilişkin yapı ve düzenlemeler Uluslararası Atom Enerjisi Ajansının en güncel standartlarına göre değerlendirilmiştir. Örnek olarak seçilen ülkelerdeki acil durum yönetim yapıları ve düzenlemeleri incelenmiştir. Böylece yapılan çalışmalarla ülkemizde kazaların önlenmesi için önem verilmesi gereken hususlar ortaya konmuş, kazaların kontrol altına alınabilmesi ve sonuçlarının hafifletilmesi için acil duruma ilişkin düzenlemelerde geliştirilmesi gereken konular belirlenmiş ve örnek ülkelerdeki dikkat çeken noktaların ülkemizdeki yapıya uygulanabilirliği değerlendirilmiştir. Bunlara yönelik iyi uygulamalar ve oluşturulacak düzenlemeler bazında öneriler geliştirilmiştir.Item Hayali bir nükleer tesisin fiziksel koruma programının hazırlanması ve olası senaryolar üzerinden değerlendirilmesi(Türkiye Atom Enerjisi Kurumu, 2017-11) Akbay, Berk; Alim, Fatih; TAEK-NGDBu tez çalışmasında nükleer tesislerin ve nükleer maddelerin fiziksel korunması konusunda çok önemli bir belge olan fiziksel koruma programının oluşturulması ve değerlendirilmesi çalışmalarına katkı sunulmuştur. Bu amaçla fiziksel korumanın temel öğeleri, fiziksel koruma programının özellikleri, nükleer araştırma reaktörleri özelinde tehditler, hedefler, riskler ve bu etkenlerden kaynaklanan fiziksel koruma zorlukları incelenmiş, hayali bir araştırma reaktörü için bir fiziksel koruma programı taslağı hazırlanmıştır. Nükleer güç santralleri ve nükleer araştırma reaktörlerinin fiziksel korunmasına yönelik farklar belirlenmiştir. Farklı ülkelerin fiziksel koruma uygulamaları ve düzenlemeleri üzerine araştırmalar yapılmıştır. Nükleer tesislerin fiziksel koruma sistemlerinin değerlendirilmesi ve özellikle fiziksel koruma sistemlerinin değerlendirilmesinde çok önemli bir araç olan senaryo analizleri hakkında bilgiler verilmiştir. Senaryo analizleri konusu hayali bir nükleer tesisin fiziksel koruma sisteminin, hazırlanan senaryolar ile değerlendirilmesiyle pekiştirilmiştir. Emniyet değerlendirmelerinde bulunacak ekip ve kalite yönetimi konusunda tavsiyelerde bulunulmuştur. Fiziksel koruma programında bulunması gereken tüm konular değerlendirilirken kaynak teşkil etmesi amacıyla iyi uygulamalar derlenmiştir. Düzenleyici kurumun ve uygulayıcının nükleer tesislerde fiziksel korunmanın uygun seviyede sağlandığından emin olması için tesis ömrünün her aşamasındaki sorumlulukları da tez kapsamında sunulmaktadır.Item Nükleer emniyet denetimlerinde dikkat edilmesi gereken hususlar ve cezai yaptırımlar konusunda ülkemiz uygulamalarının diğer ülke uygulamaları ile karşılaştırılması(Türkiye Atom Enerjisi Kurumu, 2017-11) Can, Yusuf; Alim, Fatih; TAEK-NGDBu tezde ülkemiz sınırları içinde barışçıl nükleer faaliyetlerde kullanılan nükleer maddeler ile nükleer tesislerin sabotaj, hırsızlık ve diğer kötü niyetli faaliyetlere karşı korunması amacıyla alınan nükleer emniyet tedbirlerinin, düzenleyici gerekliliklere uygun bir şekilde yerine getirildiğini garanti altına almak amacıyla gerçekleştirilen nükleer emniyet denetimleri ele alınmaktadır. Tezde, tespit etme sistemlerinin çalışma prensibi, kurulum kıstasları, bakım ve onarım prosedürleriyle ilgili genel bilgilere yer verilmiştir. Akabinde, bu tespit etme sistemleri aracılığıyla oluşan alarmların değerlendirmesi hususu da aynı derecede öneme sahip olması nedeniyle performansa dayalı ve kuralcı yaklaşım yöntemiyle ele alınmıştır. Denetçinin işlevselliklerini kontrol etmekle sorumlu olduğu yapı, sistem ve bileşenlerin denetiminde değerlendirilecek hususlar ele alınmıştır. Bu amaçla denetimlerde uygulanmak üzere mülakat soru listesi ve kontrol listeleri hazırlanmıştır. Bu çalışma ile nükleer emniyet denetimlerine ilişkin bir takım tavsiyelerde bulunulmuş, mevcut uygulamalar ile ilgili geliştirilmesi gereken hususlar belirtilmiştir. Düzenleyici denetimlerde tespit edilen kusur, eksiklik ve ihlallere yönelik ülkemiz yaptırım uygulamaları Amerika Birleşik Devletleri, Fransa, Japonya ve Rusya Federasyonu’nun uygulamaları ile karşılaştırılmıştır. Bu bağlamda, nükleer emniyet denetimlerinde karşılaşılabilecek muhtemel kusur, eksiklik ve ihlal örnekleri oluşturulmuş ve önem seviyelerine göre sınıflandırılarak yaptırım uygulamalarına bir referans teşkil etmesi amaçlanmıştır. Bu tez ile radyolojik sonuçlarla neticelenebilecek kötü niyetli faaliyetlerin önlenmesine ve ulusal nükleer emniyet rejiminin gelişmesine katkı sağlanması amaçlanmıştır.Item Nükleer emniyet olaylarında ulusal karşılık verme planı(2017-11) Coşar, Miray; Alim, Fatih; TAEK-NGDTez çalışmasında, Türkiye’de meydana gelebilecek nükleer emniyet olaylarına karşılık vermek üzere birden fazla kurum ve kuruluşun görev aldığı örnek bir ulusal karşılık verme planı hazırlanmıştır. Nükleer emniyet olaylarında ulusal karşılık verme planının amacı, uygulanacak müdahale faaliyetlerinin tanımlanması ve bu faaliyetleri yürütmekle görevli kurum ve kuruluşların belirlenmesidir. Bu amaçla, hazırlanan ulusal planda yer alan yetkili kurum ve kuruluşların yasal düzenlemeleri incelenerek olaylara müdahale süreci tanımlanmıştır. Ayrıca müdahale süreci oluşturulurken Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı tarafından yayımlanan konu ile ilgili dokümanlardan da faydalanılmıştır. Müdahale sürecinde, kurumlararası koordinasyondan sorumlu olan ulusal kurumlar belirlenmiştir. Nükleer emniyet olaylarında karşılık verme planına ilişkin, olayın tespit edilmesi, olay hakkında ilk bildirimin yapılması ve bildirim süresi, olay yeri yönetimi, iletişim merkezleri, uluslararası kuruluşlara bildirim ve olay soruşturması olmak üzere yürütülecek tüm müdahale faaliyetleri tezde tanımlanmıştır. Çalışma sonucunda, oluşturulan örnek ulusal müdahale planı ile birlikte diğer ülkelerin mevzuatı doğrultusunda ulusal mevzuata öneriler getirilmiştir.Item Nükleer enerji alanında üçüncü şahıslara karşı hukuki sorumluluğa ilişkin Paris Sözleşmesi ve Paris Sözleşmesi’ni değiştiren 2004 Protokolü’nün Türk hukukuna uygulanması(Türkiye Atom Enerjisi Kurumu, 2017-11) İnal, Arda; Bölme, Anıl Bekir; TAEK-NGDNükleer enerjinin, elektrik üretimi başta olmak üzere tıp, endüstri, tarım, ulaştırma ve diğer pek çok alanda faydalar sağlamakla birlikte, taşıdığı karakteristik risklerle insan toplum ve çevre ve hatta gelecek nesiller üzerinde uzun zamanlı ve sınıraşan bir etki potansiyeline sahip olması, bu alanda ayrı, özel ve uluslararası bir hukuki sorumluluk rejimine ihtiyaç duyulmasına neden olmuştur. Dünya üzerinde nükleer enerji alanında üçüncü kişilere karşı hukuki sorumluluğa ilişkin belirli birtakım prensipler etrafında birleşen farklı uluslararası sözleşme rejimleri bulunmaktadır. Bu rejimler Nükleer Enerji Alanında Üçüncü Şahıslara Karşı Hukuki Sorumluluğa İlişkin Sözleşme (Paris Sözleşmesi), Nükleer Zarara İlişkin Hukuki Sorumluluğa Dair Viyana Sözleşmesi ve Nükleer Zararların Tazminine İlişkin Ek Sözleşme (The Convention on Supplementary Compensation for Nuclear Damage-CSC) rejimleridir. Türkiye, bu nükleer sorumluluk rejimleri içerisinde Paris Sözleşmesi’ne taraftır. Diğer uluslararası düzenlemeler gibi Paris Sözleşmesi de taraf devletleri millî hukukunda gerekli gördükleri tamamlayıcı düzenlemeleri yapmakta serbest bırakmakla birlikte nükleer sorumluluğa ilişkin kuralların birleştirilmesi amacı çerçevesinde taraf devletlerin iç hukuklarına kaim maddi hukuk hükümleri ihdas etmiştir. Bu hükümlerden bazıları iç hukukta düzenleme yapılmasını gerektirmekte ise de ülkemizin henüz buna yönelik bir düzenleyici kanunu bulunmamaktadır. Nükleer sorumluluk hukuku olarak adlandırılan hukuki rejimin ve Paris Sözleşmesi’nin ilkeleri ile hükümlerinin iç hukuktaki yansımalarının irdelenmesi, Türkiye’de nükleer enerji alanında yasal ve hukuki altyapının oluşturulmasında önemli katkılar sağlayacaktır. Ayrıca, yakın gelecekte dünyada yürürlüğe girmesi beklenen Paris Sözleşmesi’ni Değiştiren 2004 iv Protokolü’nün de irdelenmesi ve Türk hukukunda yaratacağı etkinin değerlendirilerek uygulamada karşılaşılabilecek sorunların ve olası çözüm önerilerinin tespiti oldukça büyük bir önem arz etmektedir. Bu alanda yapılacak çalışmaların gelecekte gerek nükleer sorumluluğa ilişkin mevzuatın hazırlayıcılarına gerekse uygulayıcısı olan mahkemelere ışık tutması ve ülkemizde nükleer enerjiye dair hukuki çerçevenin oluşturulmasına katkı sağlaması hedeflenmektedir.Item Nükleer güç santrallerinde birincil devre ekipmanlarında dekontaminasyon uygulaması(Türkiye Atom Enerjisi Kurumu, 2017-12) Çetin, Yasin; Kırışık, Raşit; TAEK-NGDDekontaminasyon tanımı; ekipman veya tesislerin yüzeylerinde bulunan kontaminasyonların; yıkama, ısıtma, kimyasal-elektrokimyasal, mekanik temizleme ve diğer metotlar ile yüzeyden alınması ve temizlenmesi işlemidir. Dekontaminasyon uygulamaları, nükleer santrallerin söküm öncesinde ekipmanlarının ve söküm sonrasında oluşan kontamine olmuş atıkların uygun yöntem ile radyoaktivitesinin azaltılması işlemine dayanmaktadır. Ayrıca birincil devrede yer alan ekipmanların dekontaminasyonunda, kimyasal, elektrokimyasal ve fiziksel yöntemlerle ekipman veya parçaların yüzeylerinde veya yüzeye yakın derinliklerinde oluşan radyoaktif kirliliklerden başarılı bir şekilde kurtulunmaktadır. Tez kapsamında farklı tipte reaktörler için de dekontaminasyon uygulamaları anlatılmış olup; farklı ülkelerin nükleer alanda düzenleyici kurumlarının dekontaminasyona düzenleyici açıdan bakış açıları ele alınmıştır. Bu çalışmanın Türkiye Atom Enerjisi Kurumu nezdinde uzmanlık tezi olarak yürütülmesi, dekontaminasyon uygulamaları hakkında bilgilendirici mahiyette olup, ileriki çalışmalar için referans doküman olarak kullanılabilecektir.Item Nükleer güç santrallerinde kaza ve normal işletme sırasında çevreye verilebilecek sıvı radyoaktif salım ve atıkların neden olacağı radyolojik etkilerin belirlenmesine yönelik yol gösterici bir doküman geliştirilmesi(Türkiye Atom Enerjisi Kurumu, 2017-11) Tanrıkul Demir, Ezgi; Ünver, Latife Özge; TAEK-NGDTez çalışmasında; nükleer güç santrallerinden (NGS’lerden) kaynaklanan sıvı radyoaktif deşarjlar, sıvı deşarjların oluşum mekanizmaları, NGS’lerde sıvı radyoaktif deşarjlara neden olan gerçekleşmiş kazalar, sıvı radyoaktif deşarjlara ilişkin ulusal ve uluslararası mevzuat incelenmiştir. Çalışmada ayrıca; denizlere ve yeraltı sularına verilen sıvı radyoaktif deşarjlardan kaynaklanan radyolojik sonuçların tahmin edilmesine yönelik modelleme yöntemleri (analitik, numerik, kompartmanlı modeller), radyonüklitlerin suda taşınım yolları, iç ışınlanma ve dış ışınlanmaya yönelik doz hesaplama yöntemleri ve normal işletme ve kaza durumlarında bu amaçla kullanılan yazılımlar hakkında bilgiler yer almaktadır. Çalışma bunlara ek olarak; normal işletme, beklenen işletme olayları ve kaza durumlarında yapılan sıvı radyoaktif deşarjlarla ilgili bilgilerin NGS lisanslaması sırasında (çevresel etki değerlendirme (ÇED) aşamasında, yer lisansı aşamasında ve inşaat lisansı aşamasında) değerlendirilmesine yönelik düzenleyici kurum tarafından bir kılavuz geliştirileceği zaman dikkate alınması gerekli bilgileri de önermektedir. Tez çalışması sonucunda sıvı deşarjlardan en fazla ortaya çıkan radyonüklitin trityum olduğu, ancak trityumun insan vücudundaki biyolojik etki ömrünün kısa olması (12 gün) ve radyoaktif yarılanma ömrünün kısa olması gibi sebeplerle 137Cs radyonüklidinin (biyolojik yarı ömrü 70 gün) kaza durumunda daha fazla önemsendiği sonuçlarına varılmıştır. Ulusal mevzuat sıvı deşarjlarla ilgili teknik detayları içermemekte olup, daha çok genel gereklerin düzenlenmesini ya da ulusal anlamda hükme bağlanması gereken konuları düzenlemektedir. Bu anlamda sıvı deşarjlarla ilgili teknik detayları içeren bir kılavuz geliştirilebilir. Tez çalışmasında yer alan lisanslama için önerilen bilgiler kapsamında; hafif sulu reaktörler için doz değerlendirmesi yapılırken en azından 3H, 134Cs, 137Cs, 60Co radyonüklitlerinin dikkate alınması ve ayrıca radyoaktif bozunma sonucu oluşan radyonüklitlerin ve radyonüklitlerin çevrede birikimlerinin de göz önünde tutulması gerektiği, dış ışınlanmada en fazla doz alımına sebep olan maruziyet yolunun kıyıda sediman aktivitesi olduğu, iç ışınlanmada ise en fazla doz alımına sebep olan maruziyet yolunun sucul besinlerin tüketimi olduğu, normal işletme için gerçekçi, kaza durumları için tutucu hesaplamalar yapılması gerektiği, analitik modellerin genel hesaplamalar için, sahaya özgü çok veri olmaması durumunda lisanslama sırasındaki ilk basamaklarda (ÇED, yer lisansı gibi) kullanılabileceği; diğer yandan numerik ve kompartmanlı modellerin ise sahaya özgü hidrolik-hidrojeolojik verilerle birlikte inşaat lisanslaması aşamasında kullanılacağı, Türkiye’de NGS sahaları için deniz hidrolik koşulları ile bağlantılı olarak deniz sularında analitik ya da kompartmanlı, yeraltı sularında ise numerik modellerin kullanılabileceği sıralanabilir.Item Nükleer güç santrallerinde kullanılan enstrümantasyon ve kontrol sistemlerinin kullanım ömür yönetimi ve modernizasyonu(Türkiye Atom Enerjisi Kurumu, 2018-06) Günkut, Serhat Tolga; Biçer, Çağrı; TAEK-NGDTez çalışmasında, nükleer santrallerde bulunan enstrümantasyon ve kontrol sistemlerinin modernizasyon faaliyetleri aşama aşama anlatılmıştır. Nükleer santrallerde kullanılan enstrümantasyon ve kontrol sistemleri ile ilgili Türkçe kaynak bulunmadığı için temel seviyede kontrol sistemi bileşenleri anlatılmıştır. Nükleer santrallerde kullanılan enstrümantasyon ve kontrol sistemlerinin genel tanıtımından sonra, modernizasyon faaliyetlerine ihtiyaç duyulma sebepleri incelenmiştir. Enstrümantasyon ve kontrol sistemlerinin modernizasyonu kapsamlı bir faaliyet olduğu için etkili bir modernizasyon yönetimine yer verilmiştir. Enstrümantasyon ve kontrol sistemlerinin modernizasyonu çerçevesinde Çek Cumhuriyeti (Çekya), Ukrayna, Macaristan, Finlandiya, İsveç, İsviçre, Japonya, Fransa, Amerika Birleşik Devletleri ülkelerinde bulunan nükleer santrallerde yapılan çalışmalar anlatılmıştır. Ayrıca Uluslararası Atom Enerjisi Ajansının ve Uluslararası Elektroteknik Komisyonunun enstrümantasyon ve kontrol sistemleri ile ilgili belgeleri, Amerika Birleşik Devletleri, Finlandiya gibi örnek ülkelerin düzenleyici ve teknik belgeleri nükleer güvenlik kavramları çerçevesinde incelenmiştir. Bu incelemeler sonucunda enstrümantasyon ve kontrol sistemlerinin tasarlanmasından sahada kurulumuna kadar olan faaliyetlerde düzenleyici kurumun üzerinde durduğu konular ülke örnekleri verilerek derlenmiştir. Tüm bu bilgiler ışığında enstrümantasyon ve kontrol sistemlerinin modernizasyon çalışmaları kapsamında hazırlanan bu çalışmanın ileride geliştirilecek kurum mevzuatına yol göstermesi beklenmektedir.Item Nükleer güç santrallerinde kullanılan yapı, sistem ve bileşenlerin güvenlik sınıflandırılmasının yapılması(Türkiye Atom Enerjisi Kurumu, 2018-11) Yaman, Yasin; Kazanç, Nureddin Murat; TAEK-NGDNükleer reaktörlerin tasarlanmasının ve işletilmesinin ilk yıllarından itibaren nükleer güç santrallerinde kullanılan ekipmanın güvenlik önemlerine göre sınıflandırılması ihtiyacı açıkça görülmüş, bu sınıflandırma için oluşturulmuş yöntemler ve şemalar, mevcut tesislerin tasarımından ve işletmesinden elde edilen tecrübeler ışığında geliştirilmiştir. Bu tecrübelerden birisi 2011 yılında meydana gelen Fukushima Daiichi kazasıdır ve bu kaza, nükleer güç santralinin doğal afetlere karşı eksik veya yetersiz bir şekilde korunduğu takdirde sonuçların ne kadar büyük ve önemli olacağını bir kez daha göstermiştir. Bu nedenle nükleer güç santrallerinde kullanılan yapı, sistem ve bileşenlerin sınıflandırması, nükleer güvenliği sağlama hususunda oldukça önemli yapı taşlarından biridir. Yapı, sistem ve bileşenlerin tasarım sürecinden santrallerde işletmeye alınmasına kadar her aşaması, kendilerine atanan güvenlik sınıfları ile doğrudan ilişkilidir. Dolayısıyla, güvenlik sınıfları atanırken etraflıca tartılmalı ve dikkatlice analiz yapılarak doğru sonuçlara erişilmelidir. Bu tezde, nükleer alanda çalışmalar yapmış birçok ülkenin ve gelecekte geliştirilmesi düşünülen farklı teknolojilerin yapı, sistem ve bileşenlerinin sınıflandırma yöntemleri araştırılmış, bu yöntemlerin iyi ve kötü yönleri karşılaştırılmıştır. Ayrıca ülkemizde kurulması planlanan nükleer santrallerde kullanılacak ekipmanın sınıflandırılması için ülkemize uygun en iyi yöntem seçilerek referans bir doküman oluşturulmuştur.Item Nükleer güç santrallerinde yangın güvenliği ile ilgili ülke yaklaşımları ve Türkiye için öneriler(Türkiye Atom Enerjisi Kurumu, 2018-06) Erdoğan, Mehmet Hamdi; Öztemiz, Miraç Bahadır; TAEK-NGDNükleer santrallerin işletiminde en temel nokta nükleer güvenliğin tesis edilmesidir. Hayata geçirilmek istenen nükleer santral projelerinin güvenliğine ilişkin tüm hususlar ülkelerin düzenleyici kurumlan tarafından İncelenmekte ve güvenli olduğu teknik ve idari incelemeler neticesinde anlaşılan projeler düzenleyici kurumlar tarafından lisanslandıktan sonra faaliyete girmektedir. Lisanslama ve denetim süreçlerinde personelin kullanacağı mevzuat büyük öneme sahip konulardan birisidir. Ülkemizin son yıllarda nükleer santrallere sahip olmak istemesiyle birlikte bu süreçlerde ihtiyaç duyacağı mevzuattaki eksiklikler gündeme gelmiştir. Yangından korunma gibi nükleer güvenliğin sağlanmasında öne çıkan konulardan birisi için ülkemizin hâlihazırda özel bir düzenlemesi mevcut değildir. Mevcut yangından korunma yönetmeliğinin hükümlerinin nükleer güç santrallerinde uygulanabilir olmaması ancak kapsam olarak enerji üretim tesislerini de dâhil etmesi dolayısıyla yönetmeliğin kullanımı anlamında kilitleyici bir durum ortaya çıkmıştır. Bu noktadan hareketle gerek uluslararası otoritelerin gerekse de diğer ülkelerin yangın güvenliğine ilişkin mevzuatı incelenerek, nükleer güç santralleri için hazırlanacak olan yangın güvenliği yönetmeliğine yol gösterici bir çalışma yapılması amaçlanmıştır. İkinci bölümde yangın ve yaygın olarak kullanılan analiz yöntemleri hakkında temel kavramlara yer verilmiştir. Üçüncü bölümde geçmişte yaşanan yangın olaylarına ilişkin bilgiler verilerek bunların dünya genelinde mevzuatı nasıl yönlendirdiği belirtilmiştir. Dördüncü ve beşinci bölümlerde nükleer güç santrallerinin tasarımı ve işletimine yönelik uluslararası kabul gören temel düzenleyici gereklerden bahsedilmiştir. Son bölümde ise konuyla ilgili erişilebilir mevzuata sahip ülkelerin mevzuatı incelenmiş ve genel yaklaşımları değerlendirilmiştir. Ülkemizin mevcut durumunun detayları aktarılarak sorunlar tanımlanmıştır. Nihai olarak yapılan değerlendirme ve önerilerde, hazırlanacak olan nükleer güç santrallerinin yangın güvenliğine yönelik yönetmeliğin yapısına ve içeriğine ilişkin sonuçlara yer verilmiştir.Item Nükleer güvence denetimlerini planlama, yürütme, değerlendirme ve Uluslararası Atom Enerjisi Ajansına raporlama sürecinde dikkat edilecek unsurlar(Türkiye Atom Enerjisi Kurumu, 2019-01) Mermer, Taha Hüseyin; Alim, Fatih; TAEK-NGDBu tezde uluslararası nükleer silahsızlanma çabaları sonucunda, Türkiye’nin de taraf olduğu Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması’nın yürürlüğe girmesiyle birlikte Güvence Denetimi Anlaşması ve sonrasında bu Anlaşma’ya ilave Ek Protokol kapsamına giren yükümlülüklere ve denetim faaliyetlerine detaylı olarak yer verilmiştir. Güvence Denetimi Anlaşması ve Ek Protokol gereği gerçekleştirilen nükleer güvence denetimlerine ek olarak nükleer madde sayım ve kontrol sisteminin de bir bölümünü oluşturan nükleer madde sayım raporları ve bildirimleri kapsamlı bir şekilde incelenmiştir. Tez çalışması ile nükleer madde sayım raporlarının ve bildirimlerin uluslararası geçerliliği olan düzende, eksiksiz ve zamanında hazırlanıp Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’na sunulmasına yönelik yol gösterici bir doküman geliştirilmesi hedeflenmiştir. Tez kapsamında nükleer güvence ile ilgili temel kavramlar, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı tarafından yürütülen nükleer güvence denetimleri ve bu denetimlerde kullanılan ekipman ele alınmıştır. Akabinde, nükleer madde sayım kontrol sistemi tüm hatlarıyla incelenerek ilgili raporlar ve bildirimlerin nasıl hazırlanacağı örnek uygulamalarla desteklenerek açıklanmıştır. Açık kaynaklarda yer aldığı kadarıyla Amerika Birleşik Devletleri, Rusya Federasyonu, Finlandiya ve Japonya’nın nükleer güvence uygulamalarına değinilmiştir. Tez çalışması sonucunda nükleer güvence denetimlerinin uygulanmasına ilişkin bir takım tavsiyelerde bulunulmuş, mevcut uygulamalar ile ilgili geliştirilmesi gereken hususlar belirtilmiştir. Bu kapsamda hâlihazırda planlanan nükleer güç santrali projeleri de göz önünde bulundurularak mevcut nükleer güvence sistemine ve Türkiye mevzuatına öneride bulunulmuştur.Item Nükleer mevzuatımızın Euratom antlaşmasıyla ve AB nükleer güvenlik ve radyoaktif atık direktifleri ile uyumunun incelenmesi ve farkların tespit edilmesi(Türkiye Atom Enerjisi Kurumu, 2017-11) Duyğu, Hüseyin Selçuk; Bölme, Anıl Bekir; TAEK-NGDBu çalışmanın konusu, nükleer alandaki ulusal mevzuatın, Euratom Antlaşması ve AB’nin nükleer güvenlik, nükleer güvence ve radyoaktif atık konularındaki bağlayıcı düzenlemeleri ile uyumunun değerlendirilmesidir. Bu çalışmanın amacı, Türkiye’nin AB üyesi olması durumunda nükleer güvenlik ve güvence alanlarında AB’nin getirdiği yükümlülüklerin tespit edilmesi ve ilgili ulusal mevzuat ile karşılaştırılmasıdır. Böylece nükleer güvenlik ve güvence mevzuatında yapılacak değişiklikler için AB’nin ilgili mevzuatının da diğer uluslararası standart ve düzenlemeler ile birlikte kriter olması hedeflenmektedir. Çalışma kapsamında ilk olarak nükleer alanda AB’nin temel kaynağı olan Euratom Antlaşması hükümleri genel olarak ele alınmıştır. Buna ek olarak konu ile ilgili AB düzenlemeleri; Nükleer Güvenlik Direktifi, Kullanılmış Yakıt ve Radyoaktif Atık Direktifi, Üye Devletlerarasında Radyoaktif Maddelerin Sevkiyatına İlişkin Tüzük, Kullanılmış Yakıt ve Radyoaktif Atıkların Sevkiyatının Denetimi ve Kontrolüne ilişkin Direktif, Euratom Nükleer Güvencenin Uygulanmasına İlişkin Tüzük ve Radyolojik Acil Durumlarda Erken Bilgi Değişimine İlişkin Karar incelenmiştir. Yapılan bu karşılaştırmalı hukuk çalışması neticesinde görülmüştür ki; Uluslararası Atom Enerji Ajansı ile iş birliği ve taraf olduğumuz uluslararası düzenlemelerden doğan sorumlulukların yerine getirilmesi, nükleer enerjiye yeni giren bir ülke olmamıza rağmen bu alandaki mevzuat boşluklarının aynı durumdaki diğer ülkelere göre daha az olmasını sağlamıştır. Ancak nükleer güç santrali projelerinin hızlandığı bu dönemde Fukuşima'daki nükleer santral kazasından sonra geliştirilen AB Nükleer Güvenlik Direktifi’nin güvenlik gereklerinin tam olarak ulusallaştırılmasının, projelerin sıhhati ve nükleer güvenliğin daha sağlam temeller üzerine oturmasına katkı sağlayacağı düşünülmektedir.Item Nükleer santral yapılarında yapı-zemin etkileşimi (SSI) modelleme ve analiz incelemeleri(Türkiye Atom Enerjisi Kurumu, 2018-04) Akgöz, Ali; Güner, Barış; TAEK-NGDAtom Enerjisi Uzmanlığı Yönetmeliği gereğince hazırlanmış olan bu uzmanlık tezinin konusu nükleer güç santralleri yapılarında yapı-zemin etkileşiminin modellenme yöntemleri ve analizlerinin incelenmesidir. Tezin amacı nükleer santrallerin lisanslanması sürecinde yapılan gözden geçirme ve değerlendirme faaliyetleri için yapı-zemin etkileşimi hususunda referans olacak yardımcı bir kaynak oluşturmaktır. Tez, yapı-zemin etkileşimini nükleer güvenlik ile ilgili yapı, sistem ve bileşenler kapsamında değerlendirmektedir. Yapı-zemin etkileşimi konusu sismik saha tepkisi, sismik dalga hareketleri, zemin mekaniği, jeoloji, yapı mekaniği ve yapı dinamiği gibi konuları içeren çok yönlü bir konudur. Bu konuda yapılan çalışmalarda zemin davranışı, yapı davranışı, sismik yer hareketinin zeminde ilerlemesi gibi birçok değişkene bağlı unsurların ele alınması gerekmektedir. Tez çalışması kapsamında bu unsurlardaki farklı varsayımların yapı-zemin etkileşimi sonuçlarına etkisi irdelenmiştir. Çalışma için tipik bir reaktör binasına ait iki adet yapı modeli ve 8 adet zemin modeli oluşturulmuştur. Yapılan analizlerde yapı model tiplerinin, farklı zemin tiplerinin, rijit temel kabulünün, temelin gömülü olmasının, zemin sönümlenme değerlerindeki değişimlerin ve zemin modelleme tiplerinin sonuçlara etkisi incelenmiştir. İncelemeler sonucunda parça kütleli çubuk modelin üç boyutlu sonlu eleman modeline göre daha tutucu sonuçlar verdiği görülmüştür. Zemin modellerinde en üst tabakaların sonuçlara önemli oranda etki ettiği görülmüştür. Rijit olarak modellenen temel durumunda genel olarak esnek temel durumuna göre hesaplanan ivme değerlerinin daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Temelin gömülü olmasının genel olarak hesaplanan ivme değerlerini düşürdüğü görülmüştür.Item Nükleer santrallerde güvenlik sistemlerinde kullanılan elektriksel ekipman ve devrelerin bağımsızlığının değerlendirilmesi(Türkiye Atom Enerjisi Kurumu, 2019-01) Ünal, Kemal Berkin; Biçer, Çağrı; TAEK-NGDBu tez çalışmasında, nükleer santrallerin güvenilir bir şekilde işletilmesinde elzem bir husus olan bağımsızlık ilkesi, nükleer güvenliği ilgilendiren elektriksel ekipman ve devreler çerçevesinde değerlendirilmiştir. Bu tezde, nükleer santrallerde kullanılan enstrümantasyon ve kontrol sistemlerinin ve elektrik güç sistemlerinin öneminin anlatılmasından sonra, bağımsızlık ilkesinin neden uygulanması gerektiği incelenmiştir. Nükleer güvenlik açısından önemli elektriksel ekipman ve devrelerin bağımsızlığının sağlanmasına ilişkin gerekler, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansının, Uluslararası Elektroteknik Komisyonunun ve Elektrik ve Elektronik Mühendisleri Enstitüsünün konu ile ilgili dokümanları ve ayrıca Birleşik Krallık, Finlandiya, Japonya, Güney Kore, Fransa, Rusya Federasyonu, Almanya ve Amerika Birleşik Devletleri gibi ülkelerin düzenleyici ve teknik belgeleri göz önüne alınarak incelenmiştir. Bununla birlikte Birleşik Krallık, Finlandiya, Japonya, Fransa, Rusya Federasyonu, Almanya ve Amerika Birleşik Devletleri bünyesindeki nükleer santrallerden konuya dair örnek uygulamalar aktarılmıştır. Söz konusu araştırmalardan elde edilen izlenimler ve bilgiler kullanılarak güvenlik açısından önemli elektriksel ekipman ve devrelerin bağımsızlık ilkesine uygunluğunun değerlendirilmesi kapsamında çeşitli önerilerde bulunulan bu çalışmanın ileride geliştirilecek kurumsal bir mevzuatın hazırlanmasına katkı sağlaması beklenmektedir.Item Nükleer santrallerde olasılıksal güvenlik değerlendirmesinin lisanslamadaki yeri ve ülkemiz lisanslama faaliyetlerinde kullanılmak üzere mevzuata öneride bulunulması(Türkiye Atom Enerjisi Kurumu, 2019-01) Kılıç, Firdevs; Kılınç, Buğra; TAEK-NGDÖzellikle, 1980’lerden bu yana artan bir hızla nükleer düzenleyici kurum faaliyetlerinde kullanılan olasılıksal güvenlik değerlendirmesi, nükleer güç santrallerinin güvenli bir şekilde tasarlanması ve işletilmesinde önemli bir araç haline gelmiştir. Günümüzde olasılıksal güvenlik değerlendirmesi, deterministik güvenlik değerlendirmesinin bir tamamlayıcısı olarak görülmekte, nükleer düzenleyici kurumlar tarafından nükleer güvenliğe ilişkin karar oluşturmada yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Bu tez çalışmasında, olasılıksal güvenlik değerlendirmesinin Türkiye lisanslama faaliyetlerinde nerelerde kullanılabileceği ortaya konulmaya çalışılmış, bu kapsamda, olasılıksal yaklaşımın esasları tartışılmış, olasılıksal güvenlik değerlendirmesinin düzenleyici faaliyetlerdeki yeri ve önemi irdelenmiştir. Dünya örnekleri çerçevesinde, nükleer düzenleyici kurumların bu tip güvenlik değerlendirmelerine ilişkin bakış açıları incelenmiş ve karşılaştırılmıştır. Örnek ülke uygulamalarında karşılaşılan, kabul kriterleri, bu kriterlerin ülke yasal düzenlemelerinde katı veya esnek bir şekilde yer alıp almadığı gibi riske dayalı mevzuat gerekleri, olasılıksal güvenlik değerlendirmesinin lisanslama faaliyetlerinin farklı aşamalarında sunumu, farklı seviyelerdeki değerlendirmelerin vi kapsamı, olasılıksal güvenlik değerlendirmelerinin lisanslama faaliyetlerindeki yeri ve değerlendirme çıktılarının nasıl ele alınacağı vb. hususlar incelenmiştir. Çalışmanın sonucunda, ülkemiz lisanslama faaliyetlerinde kullanılmak üzere olasılıksal güvenlik hedefleri, olasılıksal güvenlik değerlendirmesi çalışmalarının sunumu, bu çalışmaların asgari kapsamı ve niteliğini düzenleyen ve bu değerlendirmelerin kullanım alanlarını tanımlayan öneri niteliğinde bir mevzuat metni geliştirilerek tez ile birlikte sunulmuştur.Item Nükleer santrallerde sismik tehlike analizi(Türkiye Atom Enerjisi Kurumu, 2018-06) Öney, Kevser; Alim, Fatih; TAEK-NGDNükleer güç santrallerinin hasar yapıcı depremlere karşı dayanıklı bir şekilde tasarımlanmaları sahaya özel sismik tehlike analizi sonuçlarına göre yapılmaktadır. Bu tez çalışmasında nükleer santral sahalarında deprem kaynaklı oluşabilecek yer hareketinin nicel olarak değerlendirilmesi amacıyla yapılan sismik tehlike analizinin temel uygulamaları sunulmaktadır. Bu amaçla Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın konuya ilişkin yaklaşımı ve kılavuzları başta olmak üzere akademik yayınlar ve nükleer düzenleyici kurumların konuya dair rapor ve kılavuzları ayrıntılı bir biçimde incelenmiştir. İncelenen dokümanlardaki teknik bilgiler derlenerek deterministik ve olasılıksal sismik tehlike analizi yöntemlerinde uygulanması gereken temel aşamalar açıklanmış ve bu iki yöntem farklı açılardan karşılaştırılmıştır. Ayrıca sismik tehlike analizi uygulamalarının iki temel bileşeni olan sismik kaynak ve yer hareketi karakterizasyonu açıklanarak sismik kaynak geometrisi, deprem kataloğu, magnitüd-sıklık ilişkisi, depremlerin zaman içinde oluşum modelleri, ampirik yer hareketi tahmin denklemleri (azalım ilişkileri), Türkiye için geliştirilen azalım ilişkileri ve yeni nesil azalım modelleri açıklanmıştır. Çalışmanın ülke uygulamaları bölümünde Amerika Birleşik Devletleri, Japonya, Fransa, Almanya, Güney Kore, Finlandiya, Rusya ve İsviçre gibi ülkelerin konuya olan yaklaşımı tartışılmış ve Türk mevzuatı ile karşılaştırılması yapılmıştır. Çalışma sonucunda diğer ülkelerin mevzuatı doğrultusunda Türk mevzuatının yeterliliği sorgulanmış ve Türk mevzuatına önerilerde bulunulmuştur.Item Nükleer santrallerde tek hata kriteri ve alınan önlemler, mevcut ülke mevzuatı ve diğer ülkelerin mevzuatı ile karşılaştırılması(Türkiye Atom Enerjisi Kurumu, 2018-03) Semeoğlu, Mahmut; Kılınç, Buğra; TAEK-NGDGüvenilirliğin ve kullanılabilirliğin ön planda olduğu havacılık, uzay ve savunma alanlarındaki iş uygulamalarında olduğu gibi nükleer alanda da tek hata kriteri önemlidir. Bu nedenle nükleer düzenleyici kuruluşlar tek hata kriterinin uygulamasına önem vermiş ve nükleer tesis tasarımında bulunan güvenlik sistemleri bileşenlerinin bu kritere uyması için çeşitli düzenlemeler yapmıştır. Tezde genel olarak farklı nükleer düzenleyici kuruluşlarca tanımı yapılmış olan tek hata kriteri, bu kriter ile ilgili düzenlemeler ve bu düzenlemelerin uygulamaları incelenmiştir. Bunu yaparken ulusal ve uluslararası mevzuatın tek hata kriterine yaklaşımlarına bakılmış; kriterin uygulanmasındaki ortak yönlere ve farklılıklara değinilmiştir. Güvenlik sistemlerinin, güvenlik ile ilgili sistemlerin ve güvenlik destek sistemlerinin bakım, onarım, test, denetim gibi nedenlerle devre dışında kaldığı durumlar için tek hata kriterinin uygulanması hususu incelenmiştir. Devre dışı kalma süresince uygulanması gereken gerekliliklere değinilmiştir.Item Nükleer santrallere ilişkin lisanslama faaliyetlerinde enstrümantasyon ve kontrol sistemlerinin yazılımlarının yeri ve ülke mevzuatımıza öneriler sunulması(Türkiye Atom Enerjisi Kurumu, 2019-01) Ekici Güngör, Ebru; Biçer, Çağrı; TAEK-NGDNükleer santrallerde güvenlik fonksiyonlarım yerine getiren yazılım tabanlı enstrümantasyon ve kontrol sistemlerinin kullanımı son yıllarda yaygınlaşmıştır. Tez çalışmasında bu sistemlerin lisanslanması sürecinde karşılaşılan sorunlar ve bu sorunlar için bulunan çözümlere yer verilmiştir. Yazılım tabanlı enstrümantasyon ve kontrol sistemleri ve yazılım kaynaklı sorunlar ile ilgili olarak, yedi Avrupa ülkesinin bir araya gelerek hazırladığı uluslararası rapor ve Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı tarafından yayımlanan konu ile ilgili dokümanlardan yararlanılarak öneriler sunulmuştur. Güvenlik açısından önemli sistemlerde yazılım kullanımının ana sebepleri ve yazılıma özgü sorunların nükleer güvenlik açısından önemine değinilmiş, yazılım kullanılan sistemlere güveni tesis etmek için kurucu ve düzenleyici kuruluş tarafından gerçekleştirilmesi gereken faaliyetler belirlenmiştir. Nükleer santrallerde kullanılan enstrümantasyon ve kontrol sistemlerindeki yazılımlara ilişkin temel bilgiler, yazılım geliştirme yaşam döngüsü, yazılım tabanlı sistemlerde güvenliğin gösterilmesi ve bu sistemlerin lisanslama süreci ile doğrulama ve sağlama faaliyetleri tezde tanımlanmıştır. Çalışma sonucunda, diğer ülkelerin mevzuatı doğrultusunda hazırlanan “Nükleer Santrallerde Kullanılacak Yazılım Tabanlı E&K Sistemlerine İlişkin Yönetmelik” ile ulusal mevzuata öneriler getirilmiştir.