Konferans 2010-2019 yılları
Permanent URI for this collection
Browse
Browsing Konferans 2010-2019 yılları by Language "tur"
Now showing 1 - 20 of 25
Results Per Page
Sort Options
Item Avrupa Birliği‘nin ışınlanmış gıdaların tespiti konusundaki tutumu ve piyasa denetimleri(TMMOB Gıda Mühendisleri Odası, 2013-11) İç, Erhan; Aylangan, Ayça; TAEK-SANAEMAvrupa Birliği’nin birçok üye ülkesinde gıda ışınlama konusunda yasal düzenleme, endüstriyel uygulama ve ticaret mevcut olmasına rağmen, AB ışınlama prosesine karşı şüpheci bir yaklaşım içinde olmuştur. Bu çalışmanın amacı, Avrupa Birliği’nin ışınlanmış gıdaların tespiti konusundaki tutumu ve üye ülkelerde ışınlanmış gıdalar ile ilgili piyasa denetimleri konusunda genel değerlendirme yapmaktır. FAO, IAEA, WHO birleşik uzmanlar komitesi tarafından 1965, 1970, 1977, 1981, 1997 yıllarında açıklanan kararlarda ışınlanmış gıdaların besin olarak yeterli, sağlık açısından da güvenilir olduğu ortaya konmuştur. Avrupa Komisyonu gıda konusundaki bilimsel komitesinden benzer görüşler (1986, 1992, 1998) verilmesine rağmen Avrupa Birliği bünyesinde ışınlanmış gıdaların tespiti konusunun açıklığa kavuşturulması gerekçe gösterilerek yönetmeliklerin çıkması geciktirilmiş, ancak ışınlanmış gıdaların tespiti ile ilgili ilk düzenleme 1999 yılında direktif (1999/2/EC ve 1999/3/EC) olarak yayınlamıştır. Bu yasal düzenlemeler ışınlanmış gıdaların etiketlenmesini (içeriğinde düşük miktarda olsa da) zorunlu kılmaktadır. Farklı türlerdeki ışınlanmış gıda ve gıda bileşenlerinin tespiti için geliştirilen 10 adet standart yöntem (EN 1784, EN 1785, EN 1786, EN 1787, EN 13708, EN 13751, EN 13783, EN 13784, EN 14569) ise etiketlemenin uygulanması ve kontrolünü kolaylaştırmıştır. Sonuç olarak, 2000 yılından itibaren bu tespit yöntemleri kullanılarak gerçekleştirilen piyasa denetimlerinden elde edilen sonuçlar AB piyasasında etiketlenmemiş ürünlerin serbest olarak dolaştığı kanısını yıkmıştır.Item Bezelye (Pisum ativum)’nin C vitamini, renk ve protein yapısı gibi önemli kalite kriterleri üzerine ışınlamanın etkisi(Gıda Teknolojisi Derneği, 2016-10) Aylangan, Ayça; Özyardımcı, Berna; İç, Erhan; TAEK-SANAEMÜlkemiz açısından ekonomik öneme sahip tarımsal ürünlerin ticaretinde ve özellikle ihracatta böceklenmeden kaynaklanan büyük problemler yaşanmaktadır. Taze meyve ve sebzelere uygulanacak çok düşük ışınlama dozları ile böceklenme kontrol altına alınabilmektedir. Bu nedenle ülkemize özgü daha fazla gıda ürünü ve böcek türünde çalışma yapılması, potansiyel ürünlerin ışınlama dozuna karşı duyarlılık düzeyinin tespit edilmesi önemli görülmektedir. Bu amaçla bezelye örneklerinde (Pisum sativum) 3 farklı ışınlama dozunun (0.25, 0.50 ve 1.00 kGy) C vitamini, renk ve proteinlerin ikincil yapısı üzerine etkisi incelenmiştir. Örneklerden C vitamini ekstraksiyonunda Hızlandırılmış Çözücü Ekstraktörü (Accelerated solvent extraction-ASE) kullanılmış ve ekstraktlar HPLC (Yüksek performans sıvı kromatografisi) kullanılarak analiz edilmiştir. Renk değerleri Minolta Spektrofotometresi ile proteinlerin ikincil yapıları ise Azalan Tam Yansıma Fourier Dönüşüm Kızılötesi (ATR-FTIR) Spektroskopisi ile analiz edilmiştir. Işınlanmamış kontrol örneği ile kıyaslandığında ışınlanmış örneklerdeki C vitamini miktarı ışınlama dozu artıkça azalma göstermiştir. Işınlama dozlarının bezelye örneklerinin L* (parlaklık), b* (sarılık) ve chroma (renk yoğunluğu) değerlerine etkisi istatistik olarak önemli (p>0.05) değildir. Ancak, örneklerin yeşil rengini tanımlayan negatif a* değerleri ışınlama dozlarından istatistik olarak önemli (p<0.05) şekilde etkilenmiştir. Proteinlerin ikincil yapılarını oluşturan α-sarmal ve β-düzlemsel tabakada ATR-FTIR ile yapılan inceleme sonucunda uygulanan düşük ışınlama dozlarının önemli bir değişime yol açmadığı belirlenmiştir.Item Gıda ışınlama uygulamaları(Türkiye Biyoetik Derneği, 2017-03) Uygun Sarıbay, Mine; TAEK-SANAEMYüzyıllar boyunca insanoğlu ürettiği gıdasını nasıl muhafaza edeceği kaygısı taşımıştır. Mikroorganizma ve böcek kontaminasyonu sonucunda depolama, taşıma ve pazarlama sırasında önemli miktarda gıda kayıpları oluşmaktadır. Bütün dünyada insan sağlığını tehdit eden özellikle patojenik bakteriler halk sağlığı açısından ciddi tehlike oluşturmuştur. Bozulmayı kontrol etmek ve gıda güvenliğini artırmak için birçok teknik (pastörizasyon, konserve teknolojisi, dondurma, kimyasal katkı maddeleri) geliştirilmiştir. Işınlama teknolojisini de bu teknikler arasında yer alır. Işınlama teknolojisi, bozulma etmeni olan organizmaları elimine etmek veya azaltmak amacıyla gıdaların, hızlandırılmış parçacık ve ışınların sahip olduğu enerjiye maruz bırakılması işlemidir. Gıda ve Tarım Teşkilatı (FAO), Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (IAEA), Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Kodeks Komisyonu (CAC), birçok ışınlanmış gıdanın kalitesi ve güvenliği konusunda ortak çalışmalar yürütmüştür. Bu çalışmalar sonucunda, ışınlama teknolojisinin tek veya başka bir yöntemle birlikte; gıdaların mikrobiyel güvenliğini sağlayan ve raf ömrünü uzatan bir teknoloji olduğu belirtilmiştir (IAEA 2009). Günümüzde 60’tan fazla ülkede bir veya birden fazla gıda ışınlanmaktadır. Çin, ABD ve Ukrayna’da Dünya’da ışınlanan gıdaların dörtte üçü ışınlamaktadır. Çin, ışınlanmış gıda ticareti konusunda en önemli ülkelerden biridir ve 200’den fazla onaylı ışınlama tesisi rapor edilmiştir. Buna rağmen, ışınlanmış gıda ticareti beklenilen rakamların altında kalmıştır. Bunun en önemli sebebi ise tüketici tarafından yeterince kabul görmemesidir. Bu da tüketicinin korkularından, bilgi eksikliğinden ve radyasyon hakkındaki ön yargılarından kaynaklanmaktadır. Böceklenmenin kontrolü gıda ışınlamanın en yaygın uygulamalarından biridir. Bunun için günümüzde tehlikeli kimyasal maddeler (metil bromür, etilen dibromür) kullanılmaktadır. Bu kimyasal maddeler zehirli gazlar sınıfında yer almaktadır ve birçok ülkede kullanımları yasak veya sınırlandırılmıştır (WHO 2005). Gıdalarda bulunan kimyasal kalıntılar sağlık açısından daha tehlikeli bir durum oluşturmaktadır. Bu nedenle, bilim insanları, gıda ışınlamanın kullanılma olanaklarını tüketiciye anlatmak ve önyargıyı ortadan kaldırmak ile sorumludur.Item Işınlama ve ESR(Selçuk Üniversitesi, 2013-11-20) Bıyık, Recep; 0000-0001-7929-4395; TAEK-ÇNAEMElektron Spin Rezonans (ESR) veya diğer adı ila Elektron Paramanyetik Rezonans (EPR) Spektroskopisi tekniği çok farklı disiplinlerde uygulama alanı bulmaktadır. Radikalin var olduğu veya çeşitli fiziksel veya kimyasal süreçlerde radikalin ortaya çıkabileceği yapıların en iyi analiz yöntemi ESR analiz yöntemidir. Radikalin bir yapı içerisinde oluşma süreçlerinde en önemli faktör maruz kaldığı fiziksel veya kimyasal etkilerdir. Radyasyon da bu etkilerin başında gelir. ESR ile radyasyonun madde veya canlı dokular üzerindeki etkisi incelenebilmektedir. Özellikle ESR tabanlı dozimetrik malzeme geliştirme, ışınlanmış gıda deteksiyonu, EPR dating çalışmaları radyasyonun direk müdahil olduğu ESR çalışmalarıdır. Düzenlencek olan çalıştayda Işınlama ve ESR başlıklı bir sunum sunulacak olup yukarıda bahsedilen konular üzerinde tartışmalara katılım sağlanacaktır.Item Işınlamanın sıvı, dondurulmuş ve kurutulmuş yumurta sarısında lutein ve zeaksantin miktarına etkisi(Gıda Güvenliği Derneği, 2013-05-14) Uygun Sarıbay, Mine; Önen, Ece; Ergun, Ece; TAEK-SANAEMIşınlama teknolojisi, yumurta ve yumurta ürünlerinde patojen mikroorganizmaları yok ederek hijyenik kaliteyi sağlayan etkili bir teknolojidir ve birçok ülkede uygulanmaktadır. Yumurta sarısında bulunan lutein ve zeaksantin sağlık üzerine önemli etkileri bulunan karotenoid grubu antioksidan bileşiklerdir. Bu çalışmada Üç farklı dozda (1, 2 ve 3 kGy) ışınlanmış sıvı, dondurulmuş ve kurutulmuş yumurta sarısı örneklerinde lutein ve zeaksantin miktarı belirlenmiştir. Işınlamadan etkilenen sıvı yumurta sarısı olmuştur. Kurutulmuş ve dondurulmuş yumurta sarısında ışınlamanın lutein ve zeaksantin miktarı üzerine etkisi istatistik açıdan önemsiz bulunmuştur (P≤001).Item Işınlanmış nohut ve kuru fasulye örneklerinin DNA komet analizi ile tespit edilmesi(TMMOB Gıda Mühendisleri Odası, 2013-11) Erel, Yakup; Yazıcı, Nizamettin; Aylangan, Ayça; TAEK-SANAEMBu çalışmada, 3 farklı ışınlama dozu (0.25; 0.50 ve 1.00 kGy) uygulanan nohut ve kuru fasulye örneklerinde ışınlamanın tespiti amacıyla tek hücre mikrojel elektroforezi (DNA komet analizi) kullanılmıştır. DNA komet analizi sonuçları fotomikroskopi ve görüntü analizi ile birlikte değerlendirilmiştir. Bitkisel materyalden soğuk fosfatla tamponlanmış tuz çözeltisinde izole edilen hücrelere oda sıcaklığında 2 V/cm gerilimde 2 dakika süre boyunca elektroforez uygulanmıştır. Etidyum bromür ile boyamadan sonra, floresans mikroskop ile değerlendirme yapılmıştır. Işınlanan örneklerde, parçalanmış DNA anota doğru kuyruk oluşturacak şekilde göç etmiştir. Mikroskopik ölçümler BS 200 ProP görüntü analizi (BS 200 ProP, BAB Imaging System, Ankara, Turkey) kullanarak değerlendirilmiştir. Işınlanmamış örnekler yuvarlak veya konik veya çok az yayılmış DNA içeren çekirdek şeklinde görülmektedir. 0.25; 0.50 ve 1.00 kGy’lik dozlarda ışınlanan örneklerde ise doza bağlı olarak artan kuyruk oluşumu dikkati çekmektedir. Sonuç olarak, DNA komet analizi TS EN 13874 standard metodu ile ışınlanmış nohut ve kuru fasulye örnekleri ışınlanmamış örneklerden başarılı bir şekilde ayırt edilmiştir. Ayrıca, yöntem görüntü analizi ile birlikte kullanılarak nicel veriler değerlendirme aşamasında, uygulanan dozların tahmin edilmesine katkı sağlamıştır.Item Işınlanmış somon balığında 2-Alkilsiklobütanonlarin GC/MS ile belirlenmesi(Gıda Teknolojisi Derneği, 2012-10) Aylangan, Ayça; TAEK-SANAEMIşınlama teknolojisi günümüzde birçok ülkede yasal olarak uygulanmakta ve buna bağlı olarak ışınlanmış gıdaların uluslar arası ticareti son yıllarda artış göstermektedir. Uluslar arası ticaretin artmasına paralel olarak yasal düzenlemeler, ürün etiketine uygunluğun denetlenmesi, tüketicinin doğru ve yeterli bilgilendirilmesi amacıyla ışınlanmış gıdaların tespiti önemli hale gelmiştir. Bu çalışmada somon balığı örnekleri 3 farklı dozda (0.5; 1.0 ve 3.0 kGy) ışınlanmışlardır. Işınlamanın tespit edilmesi amacıyla yağ içeriği %1’den yüksek olan ışınlanmış gıdalarda oluşan 2-alkilsiklobütanonlar (2-ACB) gaz kromatografi/kütle spektrometri (GC/MS) ile analiz edilmiştir. Örneklere ait kromatogramlar incelendiğinde ışınlanmamış kontrol örneğinde 2-ACB pikine rastlanmamıştır. Düşük dozlarda (≤0.5 kGy) oluşan 2-ACB’ların tespiti amacıyla özütleme işleminde hızlandırılmış çözücü özütlemesi, süper kritik akışkan özütlemesi veya katı faz özütlemesi gibi alternatif tekniklerin kullanılması önerilmektedir. Sonuç olarak, 2-ACB’lar yağ içeren gıdalarda ışınlamanın indikatörü olarak kullanılabilmektedirler.Item Kaplı ve kapsız marul (Lactuca sativa var. longifolia cv. cervantes) tohumlarında etkili mutasyon dozunun belirlenmesi(Adnan Menderes Üniversitesi Koçarlı Meslek Yüksekokulu, 2018) Sarıçam, Şule; Kantoğlu, K. Yaprak; Ellialtıoğlu, Ş. Şebnem; 176647; TAEK-SANAEMTarımsal üretimde en önemli unsurlardan biri tohum ekimi ve tohumların uygun koşullarda Hafif, küçük ve şekilsiz tohumların ekimi oldukça güçtür. Tohum kaplama teknolojileri sayesinde makineli ekime uygun tohumlar elde edilir. Marul (Lactuca sativa L.) tohumları çok küçük olup 1000 tane ağırlığı yaklaşık 0.9 g’dır. Bu yüzden ticari marul tohumları kaplanmış olarak satılmaktadır. Yürütülen ıslah çalışmalarında nitelikli çeşitler, gen havuzlarının oluşturulmasında önem taşımaktadır. Marul ıslahında mutasyon önemli yer tutmaktadır. Mutasyon ıslahı, etkili mutagen dozu ile zengin bir fenotipik varyasyon yaratmak ve seleksiyon ile birkaç önemli özelliğin değiştirildiği daha iyi özelliklere sahip yeni çeşitlerin geliştirilmesi amacıyla kullanılmakta olan bir yöntemdir. Ancak bu tarz bir ıslah yönteminde ışınlama uygulaması yapılacak olan tohumun nem içeriği ve canlılığı ışınlamanın başarısında oldukça önemlidir. Günümüze kadar yürütülen çalışmalarda, kaplanmış tohumlu türlerde ışınlamanın etkileri üzerine bir çalışma yürütülmediğinden, kaplanmış tohumun ışınlanması ile ilgili bir bilgi mevcut değildir. Bu çalışmada, kaplanmış tohumların ıslah materyali olarak mutasyon ıslahı çalışmaları için uygun olup olmadığını belirlemek amacı ile Cervantes marul çeşidine ait kaplı ve kapsız tohumlar kullanılmıştır. Tohumlar, Co60 kaynağı ile sekiz farklı dozda, 0-600 Gy arasındaki dozlarda (30 tohum/doz) ışınlanmıştır. Işınlamadan 30 gün sonra "Etkili Mutasyon Dozu" (EMD50) lineer regresyon analiziyle hesaplanmıştır. Buna göre 254,45 Gy’lik doz kaplı tohumlar, 254,49 Gy’lik doz kapsız tohumlar için etkili mutasyon dozu olarak belirlenmiştir.Item Kültür varlıklarının incelenmesinde radyografinin kullanımı(Yıldız Teknik Üniversitesi, 2013-10-02) Genç, Uğur; Ekinci, Şinasi; Aksu, Mehmet; Başsarı, Asiye; 0000-0001-6457-8862; TAEK-ÇNAEMRadyografi, arkeolojik ve tarihi sanat eserlerinin incelenmesinde çeşitli amaçlarla kullanılabilen önemli bir tahribatsız muayene tekniğidir. Bu teknik, konservasyon işleminden önce objelerin durumunun değerlendirilmesinde, kullanılan malzemelerin iç yapılarının görülmesinde, yapım metotlarını incelemede, sanat eserlerindeki gizli işaretleri ve sahteciliği ortaya çıkarmada, mumyalarda gizlenmiş cisimlerin belirlenmesinde, vb. birçok amaçla kullanılmaktadır. Radyografik teknikler, kağıt, ağaç, kumaş, seramik, metal, insan ve hayvan kalıntıları gibi çeşitli malzemelere uygulanabilir. Radyografik muayene ile korozyon altında gizlenmiş cisimler ve resimlerin altında kalmış bir önceki resimler görüntülenebilir. Tüm bu özellikler radyografiyi kültürel mirasın incelenmesinde çok değerli ve önemli bir araç haline getirmiştir. Çekmece Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezinde arkeolojik objeler üzerinde yapılan arkeometrik incelemeler, İstanbul Restorasyon ve Konservasyon Merkez Laboratuvan Müdürlüğü ve İstanbul Arkeoloji Müzesi ile işbirliği halinde yürütülmektedir. Ayrıca, Rezzan Has Müzesi ile de ortak çalışmalar yapılmıştır. Bu çalışma, arkeoloji ve koruma-onanm uzmanlarının yürüttüğü restorasyon, konservasyon, tarihleme, replika işlemleri, envanter ve arşivleme çalışmalarına destek vermek amacıyla arkeolojik objeler üzerinde yapılan radyografik incelemeleri anlatmaktadır. İncelemeler, Bizans dönemine ait çapalar, Haliç Zinciri, Sultan Ahmet Meydanı’nda bulunan Roma Dönemine ait Yılanlı Sütun’dan koptuğu düşünülen yılan kafası ve çeşitli metal eserler üzerinde yapılmıştır. Muayene edilen objelerden elde edilen bulgular, objeler üzerinde yapılacak çalışmalara destek olmak ve üretim yöntemlerini değerlendirmek üzere ilgili uzmanlar ile paylaşılmıştır.Item Kültür varlıklarının incelenmesinde X-ışını floresans analiz tekniğinin kullanımı(Yıldız Teknik Üniversitesi, 2013-10-02) Genç, Uğur; Başsarı, Asiye; Ekinci, Şinasi; 0000-0001-6457-8862; TAEK-ÇNAEMKültür mirası, Bir ülkenin kültür mirası geçmişine ilişkin temel bilgi kaynağıdır. Kültür mirası temelde topluma ait değerler ve varlıklardan oluştuğu için bu mirasın korunması ve gelecek nesillere aktarılması toplumun tamamını kapsayan bir sorumluluktur. Bu nesnelerin sınıflandırılması, korunması ve restore edilmesi bilimsel, teknik ve tarihi bilgi birikimi gerektirir. Bu nesnelerin kimyasal yapılan, bunlann nitelenmesinde asli bir rol üstlenmektedir: Bu bağlamda, nükleer analitik teknikler özellikle kullanışlı olmaktadır. Literatürde, seramik, taş ve metal eserler, resimler, heykeller ve arkeolojik kalıntılar gibi çok çeşitli kültür mirası nesneleri ne ilişkin çalışmalarda bu tekniklerin uygulandığı birçok örnek bulunmaktadır. Bazı durumlarda, bu bilgiler eserlerin orijinalliğini doğrulama işlemlerinde tamamlayıcı bilgiler sağlamak suretiyle yasa dışı eser kaçakçılığı ile mücadelede de faydalı olabilmektedir. Kültür varlıklannın kopyalanması veya kaçakçılığı hususunda nükleer analitik teknikler, doğrudan tarih belirleme teknikleri veya nesnelerin yerleşik kimyasal yapı örgüleri ya da orijinal eserin yapımında kullanılan ham maddelerin yapıları ile kıyaslama yoluyla bir eserin belirli tarih dönemi veya kültüre ait olduğunun tespitinde de kullanılır. Çapraz başvurular ve belgelendirme kanıtları ile tarihi eserleri belgelendiren veri tabanları oluşturulması ve nitelendirme verileri de büyük önem arz etmektedir. Veri tabanları, eski müze koleksiyonlarının yeni bilgi kaynakları olarak kullanılmasına, yeni bulguların kıyaslanmasına veya kuşkulu eserlerin kimyasal özellikleri belirlenmiş yapı özellikleri ile karşılaştırılmasına veya koruma, restorasyon, tarihi, arkeoloji ve bu alanlarda yapılacak araştırmalara imkan sağlar.Item Laboratuvar karşılaştırma çalışmaları : ışınlanmış gıdaların farklı teknikler kullanılarak belirlenmesi(Ankara Üniversitesi Nükleer Bilimler Enstitüsü, 2014-08) Tepe Çam, Semra; Aydaş, Canan; Aydın, Talat; TAEK-SANAEMItem Mutasyon ıslahı ile geliştirilen domates hatların verim ve kalite özellikleri(GAP Uluslararası Tarımsal Araştırma ve Eğitim Merkezi Müdürlüğü, 2014-09) Kantoğlu, K. Yaprak; Sağel, Zafer; Tutluer, İhsan; Peşkircioğlu, Hayrettin; Kunter, Burak; Özçoban, Mustafa; Işık, Zafer; Özmen, Dilan; İç, Erhan; Şekerci, Süreyya; Günçağ, Nüket; Seçer, Emine; Şenay, Ali; Aydın, Gülizar; Durna, Yüksel; Babahanoğlu, Nejdet; Şirin, Hamza; Akın, Ali İbrahim; Uslu, Nevzat; Şirin, Cismi; Karamanav, Zeynel; R-5419-2019; TAEK-SANAEMOrta Anadolu Bölgesi için ekonomik önem taşımakta olan Ayaş kökenli yer tipi domateste verim ve kaliteye yönelik olarak bir takım karakterleri iyileştirmek amacıyla yürütülen mutasyon ıslahı çalışmasına ait elde edilen verilerin bir kısmı bu çalışmada sunulmuştur. Araştırmada domates için etkili ışın dozu (ED50) olarak belirlediğimiz 150 Gy ışın dozu ile ışınlanmış tohumlar kullanılmıştır. M4 aşamasından itibaren verim, meyve sertliği, kuru madde oranı, brix değeri ve meyvelerin antioksidan (lycopen, beta karoten, lutein ve C vitamini gibi) içerikleri incelemiştir. Burada sunulan çalışmada kontrol ve 16 M5 seviyesinde seçilmiş mutant hatta ait verim, meyve sertliği, kuru madde oranı ve brix verileri sunulmuştur. Elde edilen veriler üzerinde yapılmış olan istatistiki analizler sonucunda kuru madde ve brix değerleri arasındaki farklılığın istatistiki anlamda önem arz etmediği, ancak verim ve meyve sertliği açısından elde edilen veriler arasındaki farklılığın istatistiki anlamda önemli olduğu belirlenmiştir. Meyve sertliği açısından kontrole göre 9/31, 9/22, 8/127 ve 8/50 nolu hatların üstün özellik gösterdiği ve verim açısında da 9/22, 8/127, 8/135 ve 8/96 kodlu mutant hatların kontrolden daha verimli olduğu tarafımızdan saptanmıştır. Halen seçilen hatlarda tescile yönelik son çalışmaların yapılmasına devam edilmektedir.Item Mutasyon ıslahı ile geliştirilen domates hatların verim ve kalite özellikleri(Uluslararası Bitki Islahı Kongresi, 2013-11) Kantoğlu, K. Yaprak; Sağel, Zafer; Tutluer, İhsan; Peşkircioğlu, Hayrettin; Kunter, Burak; Özçoban, Mustafa; Işık, Zafer; Özmen, Dilan; İç, Erhan; Şekerci, Süreyya; Günçağ, Nüket; Seçer, Emine; Şenay, Ali; Aydın, Gülizar; Durna, Yüksel; Babahanoğlu, Nejdet; Şirin, Hamza; TAEK-SANAEMOrta Anadolu Bölgesi için ekonomik önem taşımakta olan Ayaş kökenli yer tipi domateste verim ve kaliteye yönelik olarak bir takım karakterleri iyileştirmek amacıyla yürütülen mutasyon ıslahı çalışmasına ait elde edilen verilerin bir kısmı bu çalışmada sunulmuştur. Araştırmada domates için etkili ışın dozu (ED50) olarak belirlediğimiz 150 Gy ışın dozu ile ışınlanmış tohumlar kullanılmıştır. M4 aşamasından itibaren verim, meyve sertliği, kuru madde oranı, brix değeri ve meyvelerin antioksidan (lycopen, beta karoten, lutein ve C vitamini gibi) içerikleri incelemiştir. Burada sunulan çalışmada kontrol ve 16 M5 seviyesinde seçilmiş mutant hatta ait verim, meyve sertliği, kuru madde oranı ve brix verileri sunulmuştur. Elde edilen veriler üzerinde yapılmış olan istatistiki analizler sonucunda kuru madde ve brix değerleri arasındaki farklılığın istatistiki anlamda önem arz etmediği, ancak verim ve meyve sertliği açısından elde edilen veriler arasındaki farklılığın istatistiki anlamda önemli olduğu belirlenmiştir. Meyve sertliği açısından kontrole göre 9/31, 9/22, 8/127 ve 8/50 nolu hatların üstün özellik gösterdiği ve verim açısında da 9/22, 8/127, 8/135 ve 8/96 kodlu mutant hatların kontrolden daha verimli olduğu tarafımızdan saptanmıştır. Halen seçilen hatlarda tescile yönelik son çalışmaların yapılmasına devam edilmektedir.Item Nohut (Cicer Arietium L)’un B vitamini ve oligosakkarit içeriğine ışınlamanın etkisi(Gıda Teknolojisi Derneği, 2012-10) Aylangan, Ayça; Özyardımcı, Berna; İç, Erhan; TAEK-SANAEMÜlkemiz açısından ekonomik öneme sahip bakliyat ürünlerinin ticaretinde ve özellikle Ortadoğu’ya yapılan ihracatta böceklenmeden kaynaklanan büyük problemler yaşanmaktadır. Bakliyat ürünlerinde üretimden tüketime kadar, depolara taşınma esnasında, depolama ve raf ömrü süresince böcek gelişmesiyle karşılaşılmaktadır ve bu durum ürün ticaretini kısıtlamaktadır. Bakliyat ürünleri zararlıları çok düşük ışınlama dozları ile kontrol altına alınabilmektedir. Böceklenmeye karşı uygulanan bu dozlar, bakliyatın kimyasal yapısında olumsuz değişikliğe neden olmamaktadır. Bu çalışmada, nohut örneklerinde (Cicer arietium L) B vitamini (tiamin, riboflavin) ve oligosakkarit (rafinoz, stakiyoz) içeriğine gama ışınlarının etkisi incelenmiştir. Bu amaçla, nohut örnekleri 3 farklı ışınlama dozunda (0.25 kGy, 0.50 kGy ve 1.00 kGy) ışınlanmış ve HPLC (Yüksek performans sıvı kromatografisi) kullanılarak analiz edilmiştir. Işınlanmamış kontrol örneği ile ışınlanmış nohut örnekleri karşılaştırıldığında B vitamini içeriğinde önemli bir değişiklik gözlenmemiştir. Oligosakkarit içeriği dikkate alındığında ise, özellikle stakiyoz miktarında ışınlama dozuna bağlı olarak azalma olmuştur. Işınlama teknolojisi kullanılarak düşük ışınlama dozları (<1 kGy) ile nohut gibi bakliyat ürünlerinin böceklenmeden kaynaklanan depo kayıpları engellenebilmektedir.Item Radyasyonun madde ile etkileşimi. Radyasyon kaynakları(Selçuk Üviversitesi, 2017) Bıyık, Recep; 0000-0001-7929-4395; TAEK-ÇNAEMElektromanyetik radyasyon, radyo dalgası bölgesinden başlayıp gama ve kozmik ışınlara kadar uzanan ve enerjileri nano eV ile milyon eV aralığında değişen geniş bir bölgeyi kapsamaktadır. Elektromanyetik radyasyonun madde ile etkileşimi, radyasyonun türü ve miktarı ile maddenin fiziksel ve kimyasal özelliklerine sıkıca bağlıdır. Genel olarak radyasyon sınıflandırılırken enerjilerine göre iyonlaştırıcı ve iyonlaştırıcı olmayan, türlerine göre parçacık tipi, dalga tipi veya doğal radyasyon ve yapay radyasyon gibi tanımlamalar kullanılmaktadır. Radyasyon sahip olduğu enerjiye bağlı olarak madde ile etkileşimi farklılık gösterir. Etkileşme mekanizması, etkileşme olasılığı ve enerji kaybı gelen radyasyonun yüküne, enerjisine girdiği ortamın atom numarasına ve ortamın yoğunluğuna bağlı olarak değişir. Radyasyonun bir canlı organizma ile etkileşmesi durumunda biyolojik etkileri belirleyen temel faktörler ise radyasyona maruz kalma süresi, maruz kalınan toplam doz, maruz kalınma şekli (iç ve dış ışınlanma), radyasyonun türü ve enerjisidir. Doğal radyasyonun en önemli kaynağı yerküremizdir. Ortam radyasyonu (doğal background) temel olarak, yerkabuğunun neden olduğu Uranyum-238, Toryum-232, Radyum-226, Radon-222, Potasyum-40 ve kozmik ışınların neden olduğu Karbon-14, Trityum-3, Berilyum-7 gibi radyoizotop kaynaklıdır. Bununla birlikte yapay radyasyon kaynakları çok daha farklılaşmış olup günümüzde endüstriyel, tıbbi, tarım, güvenlik, eğitim ve araştırma amaçlı birçok sektörde yaygın olarak kullanılmaktadır.Item Radyolojide temel güvenlik standartları(Türk Radyoloji Derneği, 2014-11) Parmaksız, Aydın; AAH-5187-2020; 0000-0003-4000-5175; TAEK-SANAEMItem Referans standart dozimetre sistemlerinin izlenebilirliği(TMMOB Makina Mühendisleri Odası Kocaeli Şubesi, 2013-09) Zengin, Tülin; Kapdan, Enis; Aydın, Selim; Korkmaz, Muharrem; Erez, Hasan; Yaşar, DoğanÇekmece Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezi (ÇNAEM), Sekonder Standart Dozimetre laboratuvarı (SSDL); Türkiye’nin ulusal sekonder standart dozimetri laboratuvarıdır ve medikal alanda radyasyon dozu ölçümünde kullanılan dozimetre ve doz hızı ölçerlerin kalibrasyonlarını sağlamaktadır. Bu bağlamda, tedavi düzeyli dozimetre kalibrasyonlarında uygulanan iki ayrı yöntemden akreditedir. Sekonder standardın izlenebilirliği için öncelikle, Primer Standart Dozimetri Laboratuvarı (PSDL) The Physikalisch-Technische Bundesanstalt (PTB)’de belirli aralıklarla kalibre ettirilmektedir. Ayrıca düzenli olarak, laboratuvar standart koşullarında standart kontrol kaynağı ile ölçüm alınarak kararlı okuma kabiliyeti tespit edilip kayıt altına alınmaktadır. Böylelikle SSDL Standart Dozimetre Sistemlerinin performansı kontrol edilmekte ve izlenebilirliği sağlanmaktadır. İzlenebilirlik için yukarıda anlatılan çalışmalar sonucunda; SSDL’de kullanılan referans ve standart dozimetre sistemlerinin ölçüm okuma değerlerinin istenilen ve beklenilen aralıkta kaldığı görülmüştür. Bu çalışmalar dışında, SSDL, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (IAEA) tarafından düzenlenen ve SSDL’ler arasında yapılan “IAEA/WHO TLD Postal Dose Quality Audit for Co-60 Gamma Beam” adlı karşılaştırma programına her yıl katılmaktadır. Son 10 yılın katılım sonuçları ± % 3,5 referans aralık içerisinde kalmıştır.Item Roos tipi parallel-plate iyon odalarının katı fantom (RW3) için transfer faktörünün belirlenmesi(Medikal Fizik Derneği, 2013-11) Kapdan, Enis; Yaşar, Doğan; Korkmaz, Muharrem; Zengin, Tülin; Aydın, Selim; Erez, Hasan; TAEK-ÇNAEMKliniklerde uygulanan radyoterapi tedavilerinde kullanılan iyon odalarının kalibrasyon işlemleri Standart Dozimetri Laboratuarlarında farklı metotlar kullanılarak yapılmaktadır. Bu metotlar Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) tarafından yayınlanan TRS-277 ve TRS-398 no’lu protokoller çerçevesinde uygulanmaktadır. Bu metotlara göre yapılan kalibrasyon hizmetlerini klinikler kendi imkânları çerçevesinde ilgili laboratuarlardan talep etmektedirler. Ülkemizde radyasyon metrolojisi konusunda kalibrasyon hizmeti, 1983 yılından beri Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK), Çekmece Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezi (ÇNAEM) bünyesinde bulunan Sekonder Standart Dozimetri Laboratuarı (SSDL), tarafından verilmektedir. Uluslararası organizasyonlar tarafından son yıllarda yayınlanan bildiri ve dokümanlarda, iyon odası kalibrasyonlarında TRS-398 no’lu protokol çerçevesinde, (NDW) suda absorblanan doz kalibrasyon yönteminin hem kullanıcı hem de standart dozimetri laboratuarları için tercih edilmesi özellikle tavsiye edilmektedir. Günümüzde gelişmiş ülkelerin hem Primer hem de Sekonder Standart Dozimetri Laboratuarlarında radyoterapi tedavilerinde kullanılan iyon odalarının kalibrasyon işlemleri, sadece suda absorblanan doz (NDW) kalibrasyon yöntemini kullanarak gerçekleştirilmektedir. Ülkemiz de bu konuda bir geçiş dönemi yaşamakta olup, suda absorblanan doz (NDW) kalibrasyon yöntemi daha çok tercih edilir hale gelmiştir. Bununla birlikte, ülkemizde bulunan birçok kuruluş tarafından özellikle yüksek enerjili foton ve elektron tedavileri için kullanılan parallel-plate iyon odalarının kalibrasyon işlemleri için kullanım kolaylıklarından dolayı TRS-277 protokolüne göre RW3 tipi katı fantomların kullanıldığı (ND) kalibrasyon yöntemi uygulanmaktadır. Bu çalışma kapsamında, Roos tipi parallel-plate iyon odalarının, (RW3) tipi katı fantomlar kullanılarak doz ölçümlerinin yapılması durumunda, su fantomu kullanmaksızın su fantomu şartlarında oluşturulacak doz değerinin elde edilmesi için gereken dönüşüm faktörünün belirlenmesi hedeflenmiştir. Bu transfer faktörünün belirlenmesi amacıyla hem deneysel hem de Monte Carlo doz simülasyonları yardımıyla teorik araştırmalar yapılmıştır. Deneysel çalışmalar sırasında, 4 adet farklı Roos tipi parallel-plate iyon odası ile farklı zamanlarda toplam 10 adet ölçümleme yapılarak faktörler her bir çalışma için ayrı ayrı belirlenmiştir. Daha sonra her bir çalışma sonucu belirlenen bu faktörlerin ortalaması alınarak sonuç faktör belirlenmiştir. Simulasyon çalışmalarında EGSnrc kodlu Monte Carlo doz simülasyon programı kullanılmış olup, standart ışınlama düzeneği software ortamında hem su fantomu hem de RW3 katı fantomu için oluşturularak, bu verilere göre transfer faktör belirlemiştir. Sonuç olarak, deneysel çalışmalar sonucu tespit edilen transfer faktör, bu çalışmalara ait belirsizlik değeri ile birlikte 1.011±0.0016 olarak, teorik çalışmalarda ise buna paralel şekilde 1.110±0.0024 olarak tespit edilmiştir.Item Suda absorblanan iyonize radyasyon dozları için yapılandırılmış primer ve sekonder standart (NDW) kalibrasyon teknikleri(Medikal Fizik Derneği, 2013-11) Kapdan, Enis; Yaşar, Doğan; Zengin, Tülin; Erez, Hasan; Aydın, Selim; Korkmaz, Muharrem; TAEK-ÇNAEMStandart iyonize radyasyon dozimetri laboratuarları dünya çapında Primer ve Sekonder Standart Dozimetri Laboratuarları (PSDL ve SSDL) olarak kullanım amaçlarına göre iki ana sınıfta toplanmıştır. PSDL’ lerin kuruluş amaçları temel olarak radyolojik ölçüm birimlerinin tanımlanması şeklinde anlatılabilmektedir. SSDL’ler ise PSDL’ler tarafından oluşturulmuş birimlerin referans olarak kabul edilip diğer radyolojik doz ölçüm sistemlerinin bu referans değerlere göre laboratuarların referans şartlarında belirlenen belirsizlik değerleri içerisinde, ölçüm yapmalarını sağlamaktadır. SSDL’lerde tespit edilen belirsizlik değerleri PSDL’lerde belirlenen değerlere göre göreceli olarak daha yüksek olmaktadır. Ülkemizde bulunan SSDL 1983 yılında Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK), Çekmece Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezi (ÇNAEM) bünyesinde kurulmuştur. ÇNAEM – SSDL’de yapılan suda absorblanmış doz (NDW) kalibrasyonlarında yer değiştirme metodu uygulanmaktadır. Physikalisch-Technische Bundesanstalt (PTB) adlı Almanya’da konumlanmış ulusal metroloji laboratuarı bünyesinde bulunan PSDL laboratuarı, NDW kalibrasyonları için su kalorimetre sistemlerini kullanmaktadır. Su kalorimetresi suda absorblanmış doz birimini oluşturmak için yapılandırılan en doğrudan yaklaşım olarak kabul edilmekte ve düşük standart ölçüm belirsizliği için uygun ortam oluşturmaktadır. Temel olarak kalorimetrik sistem, saf suyun radyasyona bağlı sıcaklık artış sabiti olan 0.24 mK Gy-1 değeri baz alarak tasarlanmıştır. Suda absorblanan kalorimetrik radyasyon dozu ölçümlerinin gerçekleştirilebilmesi için en önemli parametre belirli bir noktadaki radyasyona bağlı sıcaklık artış miktarlarının (ΔT) belirlenme aşamasıdır. Bununla birlikte, tüm iyon odaları doğrudan su kalorimetresi içinde kalibre edilebilmektedir. Işınlama sırasında 4 0C sabit sıcaklık altında, sıcaklık artışı yaklaşık 10 Ω luk bir dirence sahip, 0.25 mm yarıçap uzunluğunda iki adet termistör ile ölçülür. Kalibrasyon işlemlerinin en hassas çalışılması gereken kısmını şüphesiz belirsizlik hesaplamaları oluşturmaktadır. PTB-PSDL laboratuarında, ÇNAEM-SSDL dozimetri sistemleri için hazırlanmış suda absorblanmış doz NDW kalibrasyonları belirsizlik değeri %95 güvenirlilik seviyesinde, % 0.15 olarak tespit edilmiş, ÇNAEM-SSDL’ de kullanıcı dozimetri sistemleri için belirlenen suda absorblanmış doz NDW kalibrasyonları için belirsizlik değeri %95 güvenirlilik seviyesinde, % 0.8 olarak tespit edilmiştir. Özellikle elektronik ve bilgisayar yazılım sektörlerinde gelişen teknoloji ile birlikte yapılan çalışmalar sonucunda radyasyon metrolojisi de daha hassas ölçümler yapabilecek ve oluşturulan kalibrasyon faktörleri daha düşük belirsizlik değerleriyle ifade edilecektir. Bu çalışma kapsamında, PTB-PSDL laboratuarında uygulanan suda absorblanmış doz kalibrasyon teknikleri (NDW) ile ÇNAEM-SSDL laboratuarında gerçekleştirilen kalibrasyon teknikleri (NDW) incelenmekte ve uygulama farklılıkları karşılaştırılmaktadır.Item Toprak verimliliği, bitki besleme ve sulama çalışmalarında kararlı azot-15 izotopu kullanılması(Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, 2019-10) Akın, Ali İbrahim; TAEK-Radyasyon ve Hızlandırıcı Teknolojileri Dairesi BaşkanlığıFarklı araştırmalarda, kuru ve sulu koşullarda yetişen bitkilerin azot kullanma randımanları, azotun toprakta derine yıkanması, bitki münavebe sistemlerinde bakiye azotun etkileri, kışlık ve yazlık baklagil çeşitlerinde biyolojik azot fiksasyon miktarları N-15 izotop tekniği kullanılarak tespit edilmiştir. Bu amaçla, denemelerde N-15 ile etiketli farklı çeşitte azotlu gübreler kullanılmıştır. N-15 izotop analizleri optik emisyon spektrometresi kullanılarak yapılmıştır. Sonuçta, bitkinin gübreden ve topraktan aldığı azot miktarları ayrı ayrı kesin olarak tespit edilir. Orta Anadolu şartlarında kuruda buğday için azot kullanma randımanları % 20 ve sulu koşullarda patates için % 60 olarak bulunmuştur. Nevşehir topraklarında patates yetiştiriciliğinde fazla sulama sonucu 200 cm derinliğe azotun yıkandığı tespit edilmiştir. Kışlık ve yazlık olarak ekilen baklagil bitkilerine ait ortalama biyolojik azot fiksasyon miktarları sırasıyla 80 kgN/ha ve 60 kgN/ha’dır. Bitki münavebesine bakiye azotun etkisi baklagillerden sonra ekilen tahıllarda daha yüksek bulunmuştur. Sera şartlarında sebzelerde azot kullanma randımanlarını belirlemek amacıyla fertigasyon ve topraktan gübre uygulaması mukayese edilmiş, fertigasyon’da azot alımının daha yüksek olduğu görülmüştür.